Gazze Savaşından Suriye'deki Değişime: Orta Doğu'da Değişen Dinamikler

7 Ekim Aksa Tufanı'nın aşama aşama bütün dünya dengelerini sallayışının ardından Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin devrimci bir ruh ve anlayışla yıkılması Orta Doğu'da bütün dinamikleri değiştirmiş görünüyor. Şimdi bütün çevrelerde ve merkezlerde bu değişen dinamiklerin rengi, seyri, yönü ve bizi nasıl bir dünyaya doğru götürdüğü üzerinde duruluyor. Durulması da gerekiyor. Herkesin kendi konumunu, hatta şimdiye kadarki bütün bakış açılarını, paradigmalarını gözden geçirmesini gerektiren değişimlerdir7 Ekim Aksa Tufanı'nın aşama aşama bütün dünya dengelerini sallayışının ardından Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin devrimci bir ruh ve anlayışla yıkılması Orta Doğu'da bütün dinamikleri değiştirmiş görünüyor. Şimdi bütün çevrelerde ve merkezlerde bu değişen dinamiklerin rengi, seyri, yönü ve bizi nasıl bir dünyaya doğru götürdüğü üzerinde duruluyor.Durulması da gerekiyor. Herkesin kendi konumunu, hatta şimdiye kadarki bütün bakış açılarını, paradigmalarını gözden geçirmesini gerektiren değişimlerdir yaşadığımız. Yenilmez İsrail ordusunun ve istihbarat güçlerinin paçavraya dönmesi, onu hiçbir insani değer gözetmeksizin destekleyen ABD ve Avrupa'nın da bu yenilginin hükmen ortakları olması, terör örgütü olarak canavarlaştırılan Hamas'ın gerek savaş esnasında gerekse esir takası esnasında ortaya koyduğu direniş, maharet, kalite, asalet ve nazahat İnancın ve umudun en çok yittiği ortamda ödenen onca bedelle birlikte bu asaletin içinden doğan umutlarAynı şey Suriye için de sözkonusu. Herkesin artık hiç gitmeyecek diyerek Esed'le ilişkileri hiçbir şey olmamış gibi tekrar tesis etmeye başladığı anda üstüne çöken devrimin ifşa ettiği cürümleri ve şimdi ortaya çıkan yepyeni durum. Gece ile gündüz arasındaki kadar büyük bir fark oluştu kısa bir zaman içinde ve üstelik bu fark şimdi Ortadoğu'daki bütün dinamikleri değiştirmiş durumda.İSRAİL'İN UMDUĞU GİBİ BİR "ERTESİ GÜN" YOKDoha'da Aljazeera Araştırma Merkezi'nin yıllardır düzenlemekte olduğu ve her yıl gündemin önemli konularının önemli şahsiyetlerle tartışıldığı Aljazeera Forumun bu yılki gündeminde de bu başlık vardı: "Gazze Savaşından Suriye'deki Değişime: Orta Doğu'da Değişen Dinamikler"Forum'a dünyanın her yanından ama konuyla ilgili çok sayıda siyasetçi, araştırmacı, gazeteci, akademisyen, entelektüel ve yazar katılıyor. Forumun paneller kısmının dışında katılımcılar arasında her köşede tam beyin fırtınaları gerçekleşiyor. Gazze'deki son durumların tartışıldığı bir oturumda savaş sonrası zorluklar ele alındı. Ateşkes sonrası şartların tartışılacağı konsepti İsrail ve Siyonist-ABD çevreleri aylarca "ertesi gün" başlığı altında ele almışlardı. Bu başlıkta Hamas'ın tamamen tasfiye edilmiş olacağı ve İsrail'in ezici üstünlük sağlamış olduğu bir sahne öngörülmüştü. Ancak bugün Doha'da konuşulan ve çok daha gerçekçi olan senaryo çok şükür bundan çok uzak. Bilakis şimdi Gazze'de insani yardımların nasıl ulaştırılacağı ve Filistin'in kendi kaderini tayin şeklinin nasıl olacağı konuşuluyor. Oturumda konuşan isimlerden biri Hamas Siyasi şube üyesi Basim Naim, Hamas adına ilk duyanların belki tavizkar gibi algılayacakları bir konum ortaya koydu. Ama zaten Hamas eskiden beri de bunu savunuyordu. Hamas'ın yönetimde olmak gibi bir ısrarı olmadığını söyledi ama hemen ekledi, eskiden beri Gazze'de yönetimde olmayı bir şart olarak sunmadı ama Filistin'in birliğini savundu ve dışarıdan herhangi bir vesayetin dayatılmasını reddetti, yine reddediyor. Filistin'e dayatılacak hiçbir çözümün uygulanabilirliği de yok. Tamamen Filistin halkının iradesiyle oluşacak bir yönetimde Hamas'ın örgüt olarak durmasına gerek yok, zaten Gazze halkının neredeyse tamamı şimdi Hamas direniş ruhunu benimsiyor. Batı Şeria'da da bundan farklı bir durum yok.GAZZE İSRAİL İÇİN LANETLİ YER, ASIL HEDEF BATI ŞERİAAynı oturumda söz alan Filistin Siyasi Araştırmalar Merkezi Başkanı Hani el-Masri 7 Ekim'i İsrail soykırımının bahanesi veya gerekçesi olarak görenlere karşılık, Batı Şeria'da son zamanlarda karşılaştığımız Siyonist saldırganlığın 7 Ekim'den çok daha önce gündemde olduğunu anlattı. Üstelik bu saldırganlık bayağı Siyonist itikadı gerçekleştirmek üzere adım adım sahneye konuluyordu: "Batı Şeria'nın ilhakı 7 Ekim'den önce de işgalci güç tarafından konuşuluyordu. Yapılanlar 7 Ekim'in bir sonucu değil. Tevrat'ta geçtiği söylenen Yehuda ve'l Samira bozuk ve saldırgan itikadının bir sonucu. Şu ana kadar 10 binin üstünde insan tutuklandı, Batı Şeria'da şehit olan Filistinlilerin sayısı bini aştı. Batı Şeria'daki her Filistin şehri ayrı bir hapishaneye dönmüş durumda."Masri'nin anlattıkları üzerine salonda bulunan başka Filistinlilerle yaptığımız sohbette enteresan bir bilgi paylaşıldı. İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırımının asıl motivasyonu hiçbir şekilde Gazze'nin işgali değil, bilakis onların cezalandırılması.