"De ki: Müslüman olduk diye bana minnet etmeyiniz! Bilakis"

13 yıl önce yaşadığım bu anekdot bütün Arap dünyası için sıradan bir algı. Aradan geçen zaman içinde, Türkiye'nin Erdoğan liderliğinde birçok atılımıyla, Müslümanlara hizmetiyle ve bilhassa bugünlerde Suriye'de yaşanan devrimle bu algının daha da pekişmiş olduğunu söyleyebiliriz. Neredeyse yüzyıldır İslamsız Türklük siyasetiyle esamisi unutulmuş Türklerin sahneye bu girişine öncülük eden Erdoğan bunları İslamsız bir Türklük hüviyetiyle mi yapıyor, yoksa tam da Müslüman bir Türk olarak mı

Türkler tarih boyunca İslam'a hizmet ettiler ve bir yere taşıdılar, ama bununla büyük şeref kazandılar ve kendileri de bu sayede var oldular. Aynı şey Araplar için de Kürtler için de söz konusudur. Bu her üç kavimin tarih boyunca medeniyet adına, insanlık adına, tarih adına ortaya koydukları varlık ancak İslam'la mümkün olabilmiştir. İslamsız Türk yok değildir, ama ara ki medeniyet sahnesinde bulasın. İslamsız Arap da yok değildir ama onu da ara ki insanlık ve medeniyet sahnesinde bulasın. Kürt de yok değildir, ama onu da insanlığa yaptığı katkı planında ara ki bulasın.Ortaylı'nın İslamsız Türklük adına ortaya koymaya çalıştığı tarihsel örneklerin hiçbirinin zerre kıymeti harbiyesi yok. O örneklerdekilerin Türklüğü neymiş tarihe ve insanlığa, hele bizim şimdiki varlığımıza katkıları neymiş Erdoğan'ın bu sözleri söylediği asıl büyük bağlamı ya tamamen kaçırdığı veya kasten anlamadığı görünüyor. Hali Hucurat Suresinde peygambere Müslüman oldukları için, Müslümanlara güç ve izzet kazandırdıklarını iddia eden Arap bedevilerinin durumundan hiç farklı olmuyor bu tezde ısrar ettikçe.