Almanya'nın Gazze ile imtihanı ve Türkiye'nin farkı

Gazze ve Aksa Tufanı'nın bir etkisi de dünyada demokrasi, insan hakları, modernizm, ilerleme, aydınlanma adına ileri sürülen bütün iddiaları ve iddia sahiplerini gerçek bir samimiyet testine tabi tutması. Tabii bu testin bütün bu iddia sahipleri için hiç de başarılı sonuçlar vermediğini hep birlikte gördük.

AB'nin öncü lideri Almanya'nın, yani Avrupa değerlerinin öncülüğünü üstlenmiş ve bilhassa Türkiye'ye demokratik kriterlerle ilgili sürekli sevimsizce ayar çekerken gördüğümüz Almanya'nın ne kadar demokratik ve ne kadar insan haklarına saygılı olduğunu da Gazze açığa çıkarmış oldu. Dahası, onun demokrasi ve insan hakları iddialarının da ötesinde bağımsız bir varlığı olmadığına dair trajik durumu da bu vesileyle ifşa olmuş oldu.

Hasbelkader AB'ye üye olma talebinde bulunduğu için Türkiye karşısında Almanya bir söz sahibi olmuş bulunuyor. Kendi ülkesi içinde demokratik özgürlükler konusunda tam bir gösteri toplumudur Almanya. Her türlü görüşün rahatlıkla savunulabileceğini, her türlü görüşün örgütlenip siyaset yapabileceği, dahası her türlü yaşam tarzının da ortaya konulabileceği izlenimini çok mahir bir biçimde gösterir. LGBT'ye özgürlükten fazlası, teşvik edici destekleri özgürlük adına verilir. Türkiye'den kaçan Kürtçü, siyasal Alevici, aşırı sol bütün muhalifler de sadece sığınmacı olmaz,

desteklenir de. Bütün bunlar demokrasi adına ve sürekli Türkiye'ye ayar çekmek üzere yapılır.


DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLERİN GÖSTERİ ÜLKESİ

Müthiş bir demokratik ve hoşgörülü özgüven şovunda üstüne yok. Ancak mevzu İsrail olduğunda bütün bu özgürlüğün, özgüvenin, demokratik teamüllerin nasıl büyük bir yanılsama olduğu hemen gün gibi ortaya çıkar.

Orada halkın duygu, değer ve beklentileriyle arasına birdenbire bir uçurum girer devletin. Almanya İsrail ne yaparsa yapsın, isterse soykırım, ister savaş suçu işlesin, isterse hukukun h'si ile alakası kalmasın, ister bir organ mafyası veya her türlü çete devleti gibi olsun, Almanya'dan sadaka niyetine aleyhine asla bir söz duyulmuyor. Dünya yerinden oynadı Gazze'deki İsrail soykırımı gerçekleşirken, Almanya hala protestocuların İsrail aleyhine anti-semitik söylemlere rağbet edişinden endişelerini ifade etmeye devam etti. Almanların yaşayan en ünlü filozofu Jürgen Habermas'ın Gazze'deki soykırımı görmeyip hala İsrail'in savunma hakkından söz edişini ibretle izledik. Onca yıl özgürleşim ve ideal iletişim ortamları adına onca teorik performansını izlediğimiz Habermas'tan Filistinlilerin de bu ideal iletişimin bir tarafı olabileceğine dair bir söz duymak istediysek de boşuna.

Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunan Almanya Başbakanı Merz Cumhurbaşkanı Erdoğan ile basın toplantısında yine Türkiye'deki hukuk sistemi ve yargı bağımsızlığına ilişkin eleştirilerde bulundu. Türkiye'nin Avrupa'ya entegrasyon sürecinde ilerlemesinin Kopenhag kriterlerine tam uyumdan geçtiğini belirterek, "Türkiye'de verilen bazı kararlar bu koşulları yerine getirmiyor" dedi. Aynı toplantıda kendisine yönelen bir soru üzerine İsrail'in işlediği onca suçu yine "kendini-savunma hakkı" çerçevesinde gördüğünü ve İsrail'in yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söylemekten geri durmadı.


"SİZ ALMANYA OLARAK GAZZE'DE OLANLARI GÖRMÜYOR MUSUNUZ"

Birkaç dakika içinde bir insanı (bir başbakanı) kendisiyle bu kadar tutarsız bir duruma düşüren şey ne olabilir diye sormadan edemiyor insan. Cumhurbaşkanı Erdoğan hayretler içerisinde dönüp "Siz Almanya olarak Gazze'de olanları görmüyor musunuz" diye sordu. Neyi görmüyor olabilir Bütün dünyanın görebildiğini. İki yılı aşkın süredir tam bir soykırım uygulanıyor. Taş üstünde taş bırakılmamış, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, yardım kuruluşları ve gönüllüleri bombalanmış öldürülmüş. Bunların hepsi belgeli, hepsi canlı yayında dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Almanya olarak hakikatle arasında bunları görmeyi engelleyen nasıl bir perde var

Olsun, görmemiş midir Tekrar sıraladı Erdoğan: "60 binin üstünde çoğu çocuk, kadın, yaşlı insanı katletmiş, bir soykırım uygulamaktadır. Hamas'ın elinde bombalar yok, nükleer silah yok. Ama bu silahların hepsi İsrail'in elinde mevcut. İsrail, bu silahları kullanarak örneğin dün akşam (ateşkese rağmen) yine bu bombalarla özellikle Gazze'yi vurmuştur. Bunlar, Gazze'yi vurmak suretiyle orayı açlıkla, soykırımla terbiye etmenin hep gayreti içerisinde olmuştur… Gazze'ye yiyecek gönderilmesini engellemektedir. Hem Kızılay'ın hem Kızılhaç'ın yardım ulaştırmasını engellemektedir."

Almanya Başbakanı'nın Türkiye'nin hukuk kriterleri konusunda, insan hakları konusunda zerre kadar tutarlılık derdi veya istidadı olsa birkaç kelime de İsrail'e söylerdi. Ama söylemiyor, çünkü söyleyemiyor. Çünkü acı gerçek şu ki, Almanya'nın II. Dünya Savaşı'ndan itibaren kendi bağımsız varlığı yok. İsrail söz konusu olduğunda bütün iddialarından vuruluyor, bütün kriterleri çöküyor, bütün değerleri yerle bir oluyor. Bu haliyle Almanya'nın Türkiye'ye öğretebileceği bir şey, örnek olabileceği bir kriteri olabilir mi