Afganistan'da gündem artık ekonomik kalkınma ve göçü önleme

Afganistan'da ekonomik kalkınma ve göçü önleme gündemi şimdiye kadar alışık olduğumuz haberlere nazaran oldukça garip gelebilir, ama durum tam da öyle. 2 buçuk yıl öncesine kadar bu ülkede geçerli olan tek dil işgalin, şiddetin, savaşın, istikrarsızlığın diliydi ve böyle bir gündeme asla sıra gelmezdi. Bir ülkeden başka ülkeye giden düzensiz göçmenler veya mülteciler kendi ülkelerine dair sorunların, yetersizliklerin ve çekilmez hayat koşullarının haberlerini taşır veya algılarını oluştururlar. ABD'ye karşı 20 yıl boyunca verdikleri Cihad'ın ardından kazandıkları zaferin "doğrudan ve adı konulmuş olarak İslam'ın zaferi" olduğunu "dolayısıyla kendilerine düşen büyük sorumluluğun bu cihadın vakarını, sıhhatini ve şerefini düşünmek ona uygun davranmak ve onun ismini daha da yükseltmek" olduğunu söyleyen Taliban yönetiminin aslında en büyük imtihanı Afganistan'dan başka ülkelere göç eden insan kaynağı. Ülkenin şartları insanları göç etmeye itiyor, çünkü iş yok, geçim şartları yetersiz ve ülkenin siyasal durumu insanları kendi ülkelerine dair ümitvar kılmıyor. Türkiye'de de şahit olduğumuz Afgan düzensiz göçmenlerin bu göç yolculuklarında ve gittikleri yerlerde katlanmak zorunda oldukları büyük zorluklar, kopup geldikleri şartlara dair bir fikir veriyor. Kuşkusuz Afganistan'dan iltica ve düzensiz göç son iki-üç yılda, yani Taliban döneminde başlamış değildir. Aksine 45 yıl boyunca devam eden işgaller ve iç savaşlar ülkede istikrarlı ve umut verici bir ekonominin oluşmasını büyük ölçüde engellemiştir. İç savaş şartları da hesaba katıldığında Afganistan'ın sürekli dışarıya göçmen üreten bir ülke olması anlaşılabilir. Bilakis şimdilerde 2. Taliban yönetimi 45 yıldır ilk defa bütün ülkeye yayılan bir istikrarlı yönetimi tesis etmiş ve ekonomik kalkınma sorunu üzerinde ilk defa düşünülebilmesini sağlamış durumda. Aslında daha önce ekonominin en büyük girdisi sayılabilecek uyuşturucu, ülke için başlıbaşına büyük bir sorun olmakla birlikte zaten gelirleri de vatandaşlara yansıyan bir sektör olmaktan da uzaktı. Daha önce de dediğimiz gibi oradan sağlanan gelirlerle bir ölçüde işgalin finansmanı sağlanırken, bir yandan da işgal için gerekli insan kaynağı bu kapkaranlık sektörün bağımlılık oluşturma yoluyla temin ediliyordu. Taliban'ın bu sektörü kısa bir süre içinde kökten kurutmuş olması bile kendi hanelerine kaydedilecek çok büyük bir değer ve başarı. Taliban'ın işgalcileri ülkeden kovduğu gün Afganistan'dan kaçmak üzere ABD kargo uçaklarının tekerlerine, kanatlarına tutunan insanların görüntüsü ülkeden kaçan insanlarla ilgili ister istemez karmaşık algılar üretti. Taliban'ın ülkeyi yaşanmaz hale getirebileceği fikri genellikle bu algılar arasında Batılı medyada öne çıkarılanıydı. İntikam ve devr-i sabık peşinde koşacak bir Taliban yönetiminin zaten sürekli göç vermekte olan ülkeden göçü daha da hızlandıracağı beklentisi de vardı. Oysa Taliban yönetimi kendisinden beklenen rövanş veya devr-i sabık politikaları yerine yönetimi devralır almaz bir genel af ilan ederek kişi hukukunu ihlal etmiş bir suç sözkonusu olmadığı sürece kimseye eski rejimle ilişkisi dolayısıyla takibat yapılmayacağını söyledi. Şu ana kadar da bu sözüne uygun davrandı. Bu durum aslında Afganistan'dan beklenen daha hızlı göçü de durdurmuş oldu. Dahası, son aylarda daha önce Pakistan'a göç etmiş çok sayıda Afganlının şimdi geriye göçü de gündemde. Afganistan'da Taliban yönetiminin İslami bir yönetim adına belki en büyük imtihanlarından biri de vatandaşlarını ülkelerinde tutacak şartları oluşturabilmek. Bunun için gerekli olan toplumsal barış ve huzur büyük ölçüde Taliban'ın istikrar vadeden yönetimi sayesinde temin edilmiş durumda. Bir adım sonrası ise ülkeyi daha iyi yaşanabilecek, vatandaşı başka yerlere