Afganistan ve Taliban uzlaşması: Nice şerleri hayra çevirme fırsatı

Normalde Afganistan ve Pakistan'ın kapışmasını gerektirecek ciddi bir sebeplerinin olmaması lazım. Paylaştıkları değerler, imkanlar, çıkarlar çatışmalarından ziyade çok ciddi bir işbirliği içinde olmalarını gerektiriyor ki bu sayede her ikisi çok daha fazla kazanacak, çok daha fazla gönenecek.

Ancak iki ülke arasındaki çatışmaların başladığı 9 Ekim'de Afgan Dışişleri Bakanı Emir Han Muttaki'nin bu olaylardan bağımsız olarak, kendi ilişkilerini tesis etmek üzere bir Hindistan gezisinde olması Afganistan'ın Pakistan'a karşı Hindistan'a yaklaşarak bir mesaj verebileceği izlenimi doğurdu. Bu bir izlenimden öte bir ilişkinin işareti miydi yoksa Doğrusu Afganistan'da Taliban yönetimi işbaşına geldiği andan itibaren ülkeyi kalkındırmak ve içinde bulunduğu kuşatmalardan çıkarabilmek için çok yönlü ve barışçıl bir diplomasi yürütüyor. En yakın ülkelerin bile kendisini tanımaktan içtinap ettiği bir ortamda onu ilk tanıyan ülke olarak Rusya ile ilişkilerini derinleştiriyor. Hindistan da Afganistan ile ilişkilerini büyükelçilik düzeyine çıkararak Afganistan'ı tanıyacağını ilan etmiş bu ziyaretinde. Taliban yönetiminin bu tanınmayı herhangi bir başka ülke aleyhine, bilhassa bir Müslüman ülke aleyhine satın almayı düşünmekten çok uzak olduğunu söylemek gerekiyor. Aslında bütün İslam ülkelerinin en kısa zamanda Afganistan ile ilişkileri normalleştirmeye başlamaları hem kendi çıkarlarına hem de Afganistan'ın bu sıkışmışlığında yanlış kapılar çalmaktan en sağlam koruma yolu olacaktır. Afgan yetkililerle yaptığım bütün görüşmelerde edindiğim en güçlü izlenim İslam ülkeleriyle ve bilhassa Türkiye ile her türlü ticari ve siyasi ilişkiyi geliştirmeyi öncelediklerine dairdi. Türkiye veya diğer İslam ülkeleri geciktiği sürece Afganistan'ı başka taraflarla yaptığı alışverişlerden dolayı kimse eleştiremez.Pakistan ile olan ihtilafa gelince.Konu büyük ölçüde Pakistan Talibanı Hareketi (TTP) ve onun Afganistan'la ilişkileriyle ilgili. Pakistan Talibanı (TTP), 2007 yılında Pakistan'ın kuzeybatısındaki kabile bölgelerinde, özellikle Afganistan sınırındaki Güney Veziristan'da Veziristan'ın Mehsud kabilesinin önde gelen liderlerinden Baitullah Mehsud tarafından kuruldu. 2001'deki Amerikan işgaline karşı Afgan Talibanı saflarında savaşmış olan Mehsud 2013 yılında ABD hava saldırısında öldürülünce yerine Hakimullah Mehsud ve Molla Fazlullah geçti. Afganistan Talibanı ile Pakistan Talibanı arasındaki ilişki her ikisinin aynı Deobendi medrese geleneğinden geliyor olmaları ve büyük ölçüde Peştun ağırlıklı olmalarından ileri geliyor. (Afganistan Talibanı tabii ki Peştunlardan ibaret değil, daha önce de yazmıştık ki, bugün Taliban yönetimi içinde üst düzey görevlerde neredeyse nüfus ağırlıklarına göre başka etnik gruplardan insanların temsilleri de var). Aslında Pakistan ile Afganistan arasındaki sınırın her iki tarafında Peştun ve Beluc ağırlıklı bir nüfus var ve bu nüfus daha Hindistan zamanında İngilizler tarafından çizilmiş sınırla ortadan ayrılmıştı. Bölgenin coğrafi yapısı da göz önünde bulundurulduğunda bu sınır kültürel ve demografik olarak iki ülkeyi sadece haritada birbirinden ayırıyor gibi. O yüzden Sovyet ve ABD işgalleri döneminde bu bölge adeta bütünleşmişti. Pakistan Talibanı o dönemlerde aynı medreselerde okudukları, aynı kültürden etkilenip aynı dili kullandıkları Afgan kardeşleriyle birlikte savaştılar.