Mutluluk her zaman mutlu eder mi
Bu dünyanın bir kanunu olsa gerek; her hoşluğun karşısında bir nahoşluk, her mutluluğun karşısında bir mutsuzluk vardır.
İnsan kendini hoşluk haline ne denli bırakırsa, karşı kutbun (nahoşluk) potansiyeli de o denli büyür. Mutluluğu sağlığa bağlarsa bir nezle onu mutsuz eder. Hep eğlence isterse bir saatlik yalnızlık onu mutsuz eder. Hep genç kalmak isteyeni yaşlanmak mutsuz eder. Yaşama sanatı her şeyde, her durumda, her hadisede hikmeti görmek ve hadiseleri bir intisap sırrıyla Yaratan ve yaratılan denkleminde okumaktır.
Hayat sadece zevk almak için mi yaşanır
Sürekli mutlu olmak gerekliliğine inandırılmış bir çağda yaşıyoruz. Her platformda "mutlu olmak zorundasın", "mutlu ol", "mutluluk için beş formül", "iyi düşün mutlu ol" gibi daha fazla mutluluk vadeden yayınlar, söylemler, görseller, içerikler, seminerler vs.
Peki bu kadar mutluluk söylemi, davet ve vaatlerine rağmen, insan niçin daha mutlu değil İnsan gibi yaşamak, hayatta kalmak ve yaratılışa dair vazifelerimizi yerine getirmek bile başlı başına mutluluk iken, mutluluğun bize bir ödevmiş gibi sunulması can sıkıcı olandır.
Sanırım mutlu olmakla mutlu görünmek veya gerçekten mutlu olmakla mutlu sansınlar arasındaki uçurum kadar derin bir hâl yaşıyor asır insanı. Ona mutlu olmak adeta dayatılıyor. ünkü arka plandaki algoritma, 'mutlu olmak zorundasın, yoksa hayatın yaşanmaya değmez' demektedir.
Bu algoritmayla mutsuz insan kendini suçlamaya başlıyor. "Mutlu bir hayatın gerektirdikleriyle başa çıkamadığıma göre bende bir eksiklik var" diyor. ünkü her yerde mutlu insanlar, bunu başarmış insan manzaraları sürekli gözüme sokuluyor. İşte şimdi içine düştüğüm durumun adı tam da "duygu diktatörlüğü." Mutsuz olmak gibi bir seçenek bırakmıyor bu diktatörlük. Dış şartların baskısı arttıkça insanlar içsel (enfüsî) mutluluklarını da sorgulamaya başlıyor. "Ben, gerçekten mutlu muyum"
Hasılı ne kadar çok insan, mutlu olması gerektiğine inandığı için mutsuz oluyor.
Hayatta tek meselenin mutluluk olduğu anlayışı veya dayatması, anlam kaybını mutlulukla ikame etmek isteyen mimsiz medeniyetin uydurduğu bir masaldır. Her şeyde olduğu gibi mutluluğun da bir sınırı vardır ve hayattan, haddinden fazlasını istemek abestir. ünkü bu dünya imtihan dünyasıdır. Sanırım modern insanın kaçırdığı en büyük hakikat budur. İmtihan salonunun kendine has özellikleri, duygusu ve sınırları vardır. Oradaki asıl mesele sorulara odaklanmaktır. Elbette sıkıcı bir imtihan salonundan bahsetmiyorum ama bu salon sadece mutlu olmak, sadece lezzet almak için tasarlanmamıştır.