Geçen yaz Bursa'ya gittiğimizde uğradık Somuncu Baba'nın fırınına.
Ulu camiye yürüyüşle 20 dakikalık bir mesafedeydi.
Yokuşta olduğu için biraz yorulduk ama fırının olduğu yere geldiğimizde yaz sıcağındaki o terleten yorgunluğa değdiğini anladık, "İyi ki geldik" dedik.Kendisi gibi mütevazi bir yerdi.
Mekan girişte bir bahçe ile başlıyordu. Bahçenin sol kenarında bir masa, masanın üzerinde bardaklar ve şekerlik.
Ahşap masanın yanıbaşında duvarın kenarında da çay makinesi vardı.
Gelenler çay veya su içerek bir soluklansın diye konulduğu belliydi.
Çayımızı ve suyumuzu içip soluklandıktan sonra mekânı gezdik.
Bahçenin sağ tarafında iki katlı bir bina vardı.
Binanın alt katında Somuncu Baba'nın meşhur ekmek fırını ve hemen yanında küçük bir mescid ve çilehanesi sıralanmıştı.Üst kattaki oturma odalarına Somuncu Baba'nın ve mekânın hikayesinin anlatıldığı panolar konulmuş.
Somuncu Baba kimdir
Anadolu'nun manevi mimarlarından.
Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri başta olmak üzere bir çok talebe yetiştirerek Osmanlı Devleti'nin manevi anlamda büyümesinde ve gelişmesinde büyük katkısı olmuş "Somuncu Baba" lakâbı ile tanınan Hamid-i Veli isimli hem tasavvuf hem ilim adamı.
Babası da dönemin tanınan ilim adamlarından.
Osmanlı Padişahlarından Yıldırım Beyazıt Han zamanında yaşamış.Yani 1350'lerden bahsediyoruz.
İlim tahsil etmek için o dönemde Kayseri'den bugünkü Suriye'nin başkenti Şam'a, oradan bugünkü İran'ın Tebriz, Hoy ve Erdebil şehirlerine gitmiş. Eskiden medrese eğitiminde sadece dini ilimler yoktu astronomi, matematik ve coğrafya, tarih kimya ilimleri okutuluyordu.
Eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu'ya dönmüş.
Geniş ayrıntılı hikayesini merak edenler internetten bulabilir.
Ben onun başka bir yönünün ele alındığı sanal alemde rastladığım bir yazıya dikkat çekmek istiyorum.
Yani bize Somuncu Baba'yı erken anlama fırsatımız olsaydı, Avrupa'nın sanayileşme devrimini bizim çoktan yapabileceğimizi düşündüren o yazıdan.Okuyalım; "Somuncu Baba'nın ekmekleri döneminin en iyi ekmekleri olmuştur.
Her iki yüzün eşit pişmesi, sağlığa zararlı olan is'in bulaşmaması, ekmeğin kalitesi dilden dile yayılmıştır.
Somuncu Baba devrini araştırdığımızda Anadolu'daki fırınların tek göz olduğunu gördük. Ama Somuncu Baba'nın fırını ise iki gözdü.
Acaba Somuncu Baba neden iki gözlü bir fırın inşa etti
Olayın en önemli kısmı burası.
Fırının iki gözlü olmasındaki sırrı bir Tasavvufi kuralın altında yatar.
Bu kural; herşey zıttı ile kaimdir.
Batini ve ZahiriVe konunun uzmanlarınca açıklaması:Batini ve Zahiri fırının arasından bir boru geçer.
'Zahiri' fırının üzerinde bir boru yuvası daha vardır.
Somuncu Baba odununu 'batini' fırında yakar.
Odun o fırında yandığına göre hem sıcaklık hem de duman oradan çıkmıştır. Buna en büyük delil fırının üzerinde oluşan duman isleridir.