Bir şairden iktisat dersleri

Erzurum'un elektriği, okulu ve yolu olmayan bir dağ köyünde, 9 çocuklu birailede doğdu. İlk ve ortaokulu akrabalarının yanında okudu.Babası yıllar boyunca karlar üzerinde sırtında taşıdı.Kurt sürüsünün içinde kaldılar, birçok tehlike atlattılar.Tek amacı okumaktı. Ortaokul ikinci sınıfta çalışmaya başladı.Okuma hayatı boyunca ayakkabı boyacılığı, bulaşıkçılık, inşaatçılık ve fırıncılık yaptı.Ortaokulu ve liseyi birincilikle bitirdi.Üniversitedeyken yüz gecesini Erzurum Tren Garının banklarında geçirdi. Şiirlerini burada yazdı.1990 yılında Türkiye Diyanet Vakfı 'N'at-ı Şerif Büyük Ödülü'nü kazandıran 'Yağmur' şiirini yazdı.2001'de profesör oldu, danışmanlık şirketi kurdu.SPK üyesi ve Merkez Bankası Meclis Üyesi olarak görev yaptı. Şiir yazmayı hiç bırakmadı.Kim bu adam; Nurullah Genç. 5 yıl önce GZT'de yayınlanan sohbetin başında Nuriye Çakmak Çelik şairimizi böyle anlatmış.Hafta içinde Vav TV'de yüzler ve izler programının konuğuydu Nurullah Genç. 2 saatin nasıl geçtiğini anlayamadık. İzleyenlerin sohbetten büyük keyif aldığına eminim. Nurullah Genç'in hikayesi 2 saatte bitmedi ve bu hafta hikâye kaldığı yerden devam edecek. Geçen haftayı kaçıranlar bu haftaki sohbeti kaçırmasın.Şairin iktisat, ekonomi ve para konusunda ezber bozan düşünceleri var.Nurullah Genç'in sohbetin ortalarında anlattığı oduncu hikayesi verimli çalışmanın, başarının en kısa hikayesidir;Hattat İsmail Efendi dedelerinden kalan mirasla geçimini sağlayan ve hattatlıkla sadece meşgul olma amacıyla ilgilenen bir insandır.Bir gün arkadaşı şöyle der: Üstat böylesine büyük hattat olmayı nasıl becerdin, nasıl başardın bunu sırrı nerede saklı.Hattat İsmail Efendi, "Beni bir oduncu böyle başarılı bir hattat yaptı" der ve anlatmaya başlar; Akşam bahçemde kırılacak büyük büyük ağırkütükler var ve bekliyorum ki oduncu gelsin. O gün de ikindiden sonra hiçbir oduncu bizim sokaktan geçmiyor. Oduncu demek de zaten iri yarı, pazısı kuvvetli, güçlü adam demektir. İki balta asar iki omzuna sokakta gür bir sesle "oduncu" diye bağırır.Odun kırmanın saati bir altındır.Akşam oldu bugün oduncu geçmedi derken kısık bir ses duydum; Baktım ki bir oduncu. Orta yaşlarda cılız bir adam elinde iki değil bir tane baltası var.Dedim ki bizim kütükleri bu adam kıramaz.Tam içeri giriyordum ki vazgeçtim ve ona doğru seslendim;-Amca bakar mısınBizim odunlar var kırılacak kırar mısın-O da "Benim işim odun kırmak evladım, sen göster bana.-"Ne kadar ücret alırsın kütükler için".-Baktı kütüklere "iki altın" dedi.-Amca "bir altın" değil mi-"Evladım benim ücretim 2 altın".-"Ne kadar sürede kırarsın" dedim.-"Bir saatte kırarım" dedi.-"Kır" dedim ve pencereye çıktım onu seyrediyorum.-Adam odunları kırmadan önce onları elinde çeviriyor, etrafına iyice bakıyor ve yere koyuyor bir vuruşta kırıyordu. Bütün kütükleriaynı şekilde önce elinde çevirdi sonra koydu ve tek vuruşta kırdı. En budaklı parçalara bile bir defada vurup parçalıyordu. Bir saatte bitirdi.