Kör nokta, sürüş esnasındaaracın yan ve dikiz aynalarından görülmeyen yerleri ifade eden bir terimdir.
Şerit değiştiren bir araç, bir noktada diğer aracın aynalarından görülemeyecek bir konumda bulunabilir.
Bu görülemeyen noktaya trafik literatüründe kör nokta denir.
Araçların kör noktaları olduğu gibi bizim de yolculuğumuzda kör noktalarımız var.
Bizim kör noktalarımız bilerek veya bilmeyerek edindiğimiz kötü alışkanlıklarımız.
Doğduğumuz evden, yaşadığımız mahalle ve okuldan, köy, kasaba, ilçe ve büyük şehre kadar her yerde görüştüğümüz, konuştuğumuz tüm insanlardan farkında olmadan edindiğimiz, doğru yanlış sahiplendiğimiz, alışkanlıkların bir kısmının içine gizlenen göremediğimiz, görmek istemediğimiz değerler, davranışlar ve ön yargılar bunlar.
***
Toplumsal körlüğü konu edinen çok ilginç bir roman var, adı Körlük.
Portekizli yazar Jose Saramago'nun 1995 yılında yazdığı alegori, bilimkurgu, gerilim ve psikolojik bir roman.
1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Saramago'nun en ünlü eserlerinden birisi. Kitap, ilk olarak 1999'da Türkçeye çevrilmiş.
Konusu şöyle; Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir.
Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır.
Doktordan sonra da etraftaki herkese hızla yayılır.
Körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm etik değerleri yok eder.
Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur.
Kitaptaki olaylar, adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir şehrinde geçiyor.
Romandaki hiçbir kahramanın adı yok, herkes sıfatları ile anılıyor.
Örneğin göz doktoru, doktorun eşi, koyu renk gözlüklü genç kız, oto hırsızı, gözü siyah bantlı yaşlı adam, ahlâksız körlerin şefi gibi.
Nokta ve virgül dışında hiç noktalama işareti olmadan yazılmış.
Kör taklidi yaparak körlerin arasında yaşayan ve onları kurtarmaya çabalayan doktorun karısı romanın sonunda şöyle der; "Aslında biz sonradan kör olmadık, zaten kördük".
***
Kör olduğunu fark etmek körlükten kurtulmanın ilk adımıdır.
Bu adımı atamadığın sürece kör olduğunu fark edemezsin.
Fark edemediğin için de ömür boyu mutlu mesut yaşar gidersin.
Körler kendi dünyalarında mutludur.
Sıkıntı kör olduğunu fark ettiğinde başlar.
Fark etmek tek başına yetmez, seni sorumluluk almaya araştırmaya ve emek harcamaya sürükler.
Emek çaba ile olur.
Körlükte hiçbir emek yoktur; çünkü ne kadar az şey görürsen o kadar çok mutlu olursun.
Tersi de doğrudur; Ne kadar çok şey görürsen o kadar mutsuz olursun.
"Cehalet ne güzel şey, her şeyi biliyorsun" sözü acıdır ama doğrudur.
***
İnsanların kör noktaları olduğu gibi toplumların da kör noktaları vardır.

16