Ramazan ayımız takva yolculuğumuz olsun

Yusuf sûresinde Hz. Yusuf'a kardeşlerinin yaptıkları kötülükler uzun uzun anlatılır. Sonunda her şey ortaya çıkınca kardeşlerinin ona:

"Allah'a yemin ederiz, Allah seni bizden üstün kılmıştır. Biz doğrusu (sana yaptıklarımızda) suçlu idik"dedikleri; Hz. Yusuf'un da "Size, bugün kınayıp ayıplama, hiçbir başa kakma yok. Allah sizi affeder, zira O merhametlilerin en merhametlisidir."

Peygamberlerin kardeşlerine olan iyiliklerinin Kur'an'da anlatılması Müslümanlara öğüt ve örnek olması içindir. Kardeşler aralarında şu esaslara göre hareket etmelidir:

Kardeşler karşılıklı sevgi ve saygı beslemeli, küçükler büyüklerine karşı saygısız davranışlardan sakınarak onları anne ve babaları gibi görmeli ve kendilerine itaat etmeli, büyük kardeşler de küçüklerin kabahatlerini af ve hoşgörü ile karşılamalıdır.

Kardeşler, anne ve babalarını üzmeyecek, onlara huzur dolu bir hayat yaşatarak davranışlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamalı; para, servet miras gibi maddi çıkarlar düşmanlık sebebi haline getirilmemeli ve birlik ruhu bozulmamalıdır.

Şan, şöhret, makam, servet gibi şeyler kıskançlık sebebi olmamalıdır. Kardeşlerden biri ilim, servet ve makam itibariyle yükselirse bu durum diğerleri için ancak bir iftihar vesilesi sayılmalıdır. Maddî ve manevî bakımdan güçlü olan da diğerlerine hor bakmamalı, onlara her konuda yardım elini uzatmalıdır.

Aralarındaki işleri ve fikir ayrılıklarını zora başvurmadan, birbirlerinin fikirlerine saygı duyarak ve konuşup anlaşarak tatlılıkla halletmenin yollarını aramalıdırlar.

Dünya imtihan sahnesidir. İnsan da ölüm noktasına doğru hızla ilerlemektedir. Bu gidiş esnasında çok değişik etkilerle, olaylarla karşılaşacaktır. Olumlu-olumsuz bütün olaylar karşısında mü'min,"Allah'a kul olma"vasfını korumakla yükümlüdür. Bunun için de önce inanış olarak sonra da bünye olarak güçlü olmak ihtiyacındadır. Müslümanlığı"mutluluk yarışı"diye yorumlayacak olursak, bu yarışta güçlü, kuvvetli, eğitimli, disiplinli, istekli ve şuurlu olmanın gereği kendiliğinden ortaya çıkar. İman ve imana bağlı ibadetler mutlak hayırdır. Böyle olunca da kuvvetlisi ve zayıfıyla her Müslüman hayırlıdır. Ancak inanç, fikir, niyet, âhirete meyil ve fizik olarak kuvvetli mü'min, bu açılardan zayıf olandan elbette daha hayırlıdır. Zira verilecek mücadele ve mücâhede güçlü olmayı gerektirmektedir. Mü'mini güçlü kılacak her işe ve tedbire sarılmak, bu konuda Allah'tan yardım dilemek, yılmamak, acz göstermemek Peygamber Efendimizin hadisinde yer alan tavsiyeleridir. "Keşke şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım..."gibi birtakım faydasız ve karamsar hesaplara girilirse gayretler boşa gider. "Allah'ın takdiri böyleymiş"deyip teslimiyet göstermek ve yine mü'min olarak kulluk çizgisinde yapılması gerekenleri yerine getirme "kuvvetli mü'min"in tavrıdır. Hadisten öğrendiklerimiz;

1. Gerçek kuvvet ve zaaf nefisle mücâhede noktasında kendisini gösterir.

2. Kadere rızâ ve teslimiyet, olaylar karşısında en büyük güç kaynağıdır.

3. Geçmişe hayıflanarak, geleceği gerektiği gibi değerlendirememek zayıf insanların işidir.

4. Din ve dünyaya faydası bulunan işleri başarmak için gayret göstermek gerekmektedir.

Diğer ayete gelince;

"Siz ey iman edenler! Sabrederek mücadeleye devam edin, zorluklara karşı direnin, direnişte birbirinizle dayanışma içinde olun sebat ve kararlılık gösterin. Hazırlıklı ve uyanık olun, sabrederek mücadelede yarışı siz kazanın, gücünüzü, birliğinizi, devletinizi, topraklarınızı, ümmetin menfaatlerini korumak, îlây-ı kelimetullah (Allah'ın düzeninin hakim kılınması) ve tebliğe devam edebilmek için dinî, sosyal, siyasî, ekonomik müesseseler, savunma işbirlikleri kurun, öncü teşekküller, araştırma-geliştirme kurumları oluşturarak münasebetlerinizi ilerletin, ordular, özel savaş birlikleri ve savaş araçları hazırlayın, askerî garnizonlar, karakollar kurarak sınırlarınızı bekleyin, aranızdaki bağları kuvvetlendirerek birbirinize kenetlenin, Allahı zikirde daim olun. Allaha sığının, emirlerine yapışın,