Peygamberimiz bilinmeden olmaz!

İslam, hayatı kuşatan bir dindir. Camiden çarşıya, devletin başından dağdaki çobana, imamdan cemaate kadar herkese söyleyeceği sözü olan bir din. Medeniyetler yaptı, şehirler kurdu. Ordular yönetti, ülkeler fethetti. Nerede insan varsa, orada bulunmayı kendine uygun gördü. İslam, önceki dinlerin hepsinin kuşatıcısı, hayatın her alanını dolduran bir din olarak akidesini getirdiği kadar, Şeriat'ını da getirdi. İnsanları ikinci bir sisteme muhtaç bırakmadı. Bu dinin uygulayıcısı, dünyamız ve ahiretimizi kuşatan hayat anlayışımız için tartışmasız önderimiz ve örneğimiz Resûlullah Efendimiz oldu. O, Allah'ın bize 'üsve-i hasene' güzel bir örnek olması için gönderdiği Peygamberidir. O'nu sevmemiz; beraberinde örneğimizin, rehberimizin de Peygamberimiz olmasını gerektirir. Ashabı kiram da, insanlığın hayrı için çıkarılmış bir ümmetin dine ilk hizmet eden adamları olduklarının farkına vararak bizlere örnek oldular. Ashabı kiram, imandan kaynaklanan kardeşlikleriyle, bâtıla karşı tek vücut olarak cemaat ruhuyla yaşadılar. Fitnelere karşı müteyakkız oldular. Fitneyle karşılaştıklarında da ona teslim olmadılar. Her türlü olumsuzluklarda bile 'Kur'an ve Sünnet merkezli nasıl yaşanır' bize öğrettiler. Melek değillerdi. Onlar, dağların yüklenemediği 'kulluk yükü'nü taşırken yaptıkları hataları bile ecre dönüştürmeyi bildiler. Bize hayatlarıyla ders verdiler. Bütün özellikler, tek bir sahabede toplanmadı. Çünkü onlar masum değillerdi. Peygamberlerden sonra en iyi mü'min olduğu naslarla sabit olan Hz. Ebu Bekir de, Hz. Ömer de diğer sahabeyi kiram da, masum değildiler. Birinden sadakati, diğerinden adaleti, bir diğerinden hayâyı, bir başkasından ilmi ve şecaati kendimize örnek alabiliriz. Ümmete ilim yolunda hizmet etmiş âlimler, meydanlarda kıvılcımlar saçmış mücahitler de böyledir. İlme düşkünlüklerini, yiğitliklerini kendimize örnek alırız. Taklit edip, yakaladıkları fazileti yakalamaya çalışırız. Peygamber Efendimiz; Allah'ın bize sunduğu olmazsa olmaz örneğimizdir. İslâm'ın nasıl yaşanacağının en güzel ve mükemmel örneği, Resulullah Efendimizdir. Bu hususta ölçü şudur: İslâm'a uymayan beyanlar ve tavırlar, kimden gelirse gelsin reddedilir. İsterse o kişi havada uçsun, denizde yürüsün! Düşünmeye, kıyaslamaya, sorgulamaya, özeleştiriye, beşerî zaaflarımızı ve şuuraltımızı bir denge noktasında kıvamlandırıp fazilet ve güzellikler hâline dönüştürmeye o kadar ihtiyacımız var ki. Peygamberimiz bilinmeden olmaz! Allah Resulünün yaşadığı "model hayat" hiçbir sahteliğe izin vermeyecek kadar gerçek ve açık olarak ortadadır. Resulüllah Efendimizin hayatı hep ifrat ve tefritten uzak, 'itidal hayatı'dır. Bir tek tavrını, sözünü, işaretini gösteremezsiniz ki itidal güzelliği taşımasın. Peki nasıl oluyor da Müslümanlar itidal'i, ölçü ve dengeyi bırakıp, 'aşırılıklarıabartıları' önemseniyor, hatta benimseniyor. Peygamberimiz: "Din'de ifrat (aşırılık) helake sebeptir" buyuruyor. Çünkü itidalden uzaklaşmak, dinin özündenesasından sapmadır. Niyeti ne olursa olsun her ifrat, yoldan uzaklaştırır. Gördüğümüz hatalarda dahi hikmetler arar halimiz, ölçüyü ve dengeyi kaçırdığımızın da ibret belgesidir. Zorlama te'viller, uydurma kılıflar, bulunduğumuz hale meşrûiyet kazandırmaz. İlmîlikten uzaklaşmalar, şifahi kültürün, hissiyatın dinin yerine ikameye çalışılması, toplumsal âdetler, gelenekler, İslamî anlayışın dışındaki telâkkiler, bizi 'örnek mü'min' şahsiyetinden uzaklaştırır. İman zayıflığı, menfaat ve şöhret olmaya götüren söylemler, 'yaşayan örnek' eksiklikleri, çelişkiler veya çelişki görüntüsünün verilmesi ve benzeri davranışlar güzel örnekleri gölgeler. Ayrıca riyaya düşme tehlikesi veya benzeri bir endişeden ötürü, iyi örneklerin kendilerini gizlemeleri, örnek durumdakilerin şahsi menfaatlerinin etkisinde hareket etmeleri de iyi örneklere ulaşmada engel teşkil etmektedir. Örnek bulmakta zorlanıp, içinde bulunduğumuz şartların olumsuzluklarını mazeret olarak sunanlar, hiç olmazsa Kuran-ı Kerim'in verdiği şu üç örneği unutmayıp, nesillere iyi öğretsinler. Bu üç örnek; küfre karşı en vakur duruşu sergilemekle Kur'an- Kerim'in bize verdiği örneklerdir. Hz. İbrahim'in kâfir babasının da bulunduğu bir sisteme ve kitleye karşı imani duruşu. Ashabı Kehf'in içinde bulundukları sarayın debdebesine rağmen şirke karşı imandan yana sergiledikleri büyük duruş. Firavun gibi bir zalime karşı tek başına direnç gösteren Âsiye validemiz. 'Örneklik' meselesinde uymamız gereken esasları ihmal edemeyiz. Meselâ: İman, hayati değer taşır. Mü'min olmayanın, mü'minin nazarında örneklik teşkil etmesi kabullenilemez. Bilim, teknoloji, sanat gibi bir alanda üstün yeteneklerden istifade edebiliriz. Ancak bu insanların, İslam dışı yaşayışlarını,