Okullar açılırken Millî Eğitim kangren yaramız!

Yeni bir eğitim öğretime başlarken bitmeyen hep gündemde olan dertlerimizle baş başayız. Müfredat, ders kitapları, öğretmenlerin nitelik ve nicelik olarak vaziyetleri, meslekî eğitimin durumu, idareciler-öğretmenler-veliler-öğrenciler birlikte ideallerihedefleriebedî hayat düşünceleri, vs. Sistemin eğitimi, bir 'öğütüm sistemi'nden kurtuluş bekliyor. Milyonların beyni, çocuklarımızın kişiliği ve kimliği bu tezgâhtan kurtuluş bekliyor. İlk defa müfredata el atılarak kendi değerlerimize özümüze dönerek bir eğitim sistemine el atılıyor. Çok geç de olsa gayretli bir Millî Eğitim Bakanımız bütün şer güçlerin çığırtkanlıklarına rağmen tarihi bir hizmete imza atıyor. Okullar açılırken kangren olmuş yaramız Millî Eğitimin pansuman ile tedavi edilemeyeceğini biliyor. Rabbim pansuman değil, tedavi edecek güç kuvvet versin, muvaffak kılsın.

Bu ülkede eğitim sistemi; umutsuz bir vakadır. Eğitimin yapısal meselelerinin yanında 'ahlaki problemler' de baş meseledir. Sorunlu değil, sorumlu eğitim olmalı. Çözümün ilk adımı; bu ülkenin okullarını, resmî ideolojiye kurşun asker yetiştirmek için beyin öğüten birer insan değirmeni olmaktan kurtarmak. Bunun için de eğitim sistemini demode bir ideolojinin elinden kurtarıp insanileştirmek. Öncelikle 'insan malzemesi'ni iyi tanımak. Onu yaratan, yaşatan, öldüren dirilten, yoktan var eden, varlığından haberdar eden, Celal-Cemal-Kemal sıfatlarının sahibi Allah Teala'yı bilerek eğitim öğretime başlamak. Herkes bugünü konuşurken Millî Eğitimin Tanzimat'tan beri getirildiği durumu bilmek mecburiyetindedir. Başında 'Millî' kelimesi bulunan eğitim sistemimiz hiç bize ait olmadı, bizim insanlarımıza teslim edilmedi. Hep batasıca 'Batı' dendi. Hep katliama, vahşete 'uygarlık' adı konuldu. Hedef de kendi medeniyetimiz olmadı 'Batı Uygarlığı' oldu. Eğitim sistemimizin temeli de putlaştırmaya dayandırıldı. Tek hak din İslâm, tek ilahi kitap Kur'an-ı Kerim, bu dinin ve bu kitabın bütün insanlığaümmete gönderilen son Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselam olduğu bilindiği halde Müslüman ülkenin insanlarına öğretilmediği gibi (belgelerle sâbit) onu kabul etmeyen, edep ve hayasızca dil uzatan her türlü hakarette bulunan tek lider, tek önder olarak anaokulundan üniversiteye kadar beyinler yıkandı. Hal böyle olunca asıl görev ebeveynlere düşüyor. Her ebeveyn hiçbir okulun evin yerini tutamayacağını aklından çıkarmamalıdır. Evin, ailenin işlevini okula yüklemek, çok büyük bir yanlıştır. Bunu yapanlar; ya sorumluluklarını bilmeyen cahiller veya sorumluluktan kaçan gafillerdir.

Kur'an-ı Kerim'in çağrısı açık: "Siz ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten koruyun!"

Eğitimde görülen bütün olumsuzluklar; Cumhuriyet döneminden beri bir din gibi yerleştirilen benimsenen pozitivist ve materyalist eğitimin sonuçlarıdır. Sebepleri tartışmadan sonuçlar tartışılmamalı. Teşhis yanlış olursa tedavi de yanlış olur. Asıl mesele; "kimlik" ve "kişilikşahsiyet" meselesidir. Bu ülke rotasını Batılılaşmadan yana kırdıktan sonra kendi öz değerlerine sırtını dönmüştür. Bu ülkeye temel tercihi dayatanlar, bu ülkenin bin yıllık rotasını tam ters tarafa döndürdüler. Fetih için yürüdüğü Avrupa'ya kul köle ettiler. Bu toprakları kadim kıblesinden çevirdiler. Yüzünü hep kıbleye dönmüş bu milletin, sırtını kıbleye döndürmek için her yolu denediler. Eğitimden başlayarak. 1926'dan sonra Millî Eğitim'in kıblesini belirleme işini Batılılara ihale ettiler. İsviçreli, Fransız, Alman, Belçikalı Hıristiyan ve Yahudi eğitimcilerin eline verip alın ne yaparsanız yapın dediler. Karma eğitime, laikliğin "amentü" maddesi gibi bunun için sarıldılar. Laisizm ve sekülerizm de pozitivizm de materyalizm de birer ideolojidir. Hiçbir ideoloji muhatabında bir vicdan inşa edemez. Vicdanı ancak inanç sistemleri, din inşa eder. İnançsız veya laikliğe dayanan bir eğitimle mevcut duruma gelinir. Herkes hata yapar, günah ve suç işleyebilir. Ama vicdan sahibi hiç kimse, işlediği cinayeti savunamaz. Pişman olur, tevbe eder.

Çocuğunu kurda kuşa yem etmek istemeyenler; okula, çantalarını beslenme yerine yüreklerini koyarak göndersinler. Allah'ın kendilerine emanet olan çocuklarını okula değil, Allah'a emanet etsinler. Bunun yolu, onları sağlam bir iman ve şahsiyetle donatmaktır.