Öğretmenle batar öğretmenle çıkarız

Öğretmenle batar öğretmenle çıkarız

Yaşar Değirmenci

Öğretmenin malzemesi insandır. Aklıyla, kalbiyle, ruhuyla cesediyle maddesiyle- manasıyla, kabiliyetleriyle, zaaflarıyla, güzellikleriyle-çirkinlikleriyle iyilik ve kötülük yönleriyle.

Öğretmenler, bir ülkenin hem beyni, hem kalbi, hem de ruhudur. Kısaca en hayırlı veya en şerli olmaya meyilli kompleks bir varlığın eğiticisi, öğreticisi, rehberidir öğretmen. Öğretmen sadece gözleri değil; yüreği ağlayan insandır. Yaptığı hizmet, gönüllü yapılan hizmettir. "Gönüllüler hizmeti"dir. Bu ülkenin en köklü, mutlaka çözülmesi gereken mesele 'eğitim meselesi' olunca, 'öğretmenler günü' olarak kutlanan bugünü eğitimden bağımsız konuşamayız, yazamayız. Eğitimde kendi dilimizi, kendi değerlerimizi, başındaki 'millî' kelimesinin içini (muhtevasını) ilim-irfan-hikmet yolculuğunu, özeözümüze dönmenin lüzumunu yazamayınca bugünle ilgili ne yazabilirsiniz ki. Eğitimdeki birinci meselemiz bu görevin aşkla, şevkle, heyecanla sürdürülebilmesidir. Bir ülkenin eğitim sistemi, çocuklarına, sadece kuru bilgi vermez. Bir ülkenin eğitim sistemi, çocuklarına ruh vermekle, ideal, kişilik ve tabiî ahlâk kazandırmakla yükümlüdür. Öğretmenlerimiz; şu soruları sormaları gerekiyor kendilerine: Hangi kültürü yaşıyoruz hangi idealleri taşıyoruz Hangi iddiaları hayata geçirme mücadelesi veriyoruz, hangi kültür ve medeniyet, dünyasındayız Hassasiyetlerimizi belirlemede hangi eğitim hâkim Bilme-bulma-olma gayreti gösteriyor muyuz Her hâl ve şartta örnek olması gereken yapımızı gösteriyor muyuz

Bin yıl dünya tarihini yapan bu milletin medeniyet ufku ruhu olan İslâm; toplum hayatından çıkarıldı. Her on yılda bir 'laiklik adına darbe' yapıldıyaptırıldı. Bu gidişin intihar olduğunu görengösteren seviyeli devlet adamları da idamla cezalandırıldı. Batı uygarlığı diyerek vahşete, kan ve gözyaşına, caniliğe ve katliama 'Batı 'Uygarlığı' denilerek de kendi medeniyetimizden habersiz yetişenyetiştirilen öğrenci ve öğretmenlerimizle bu ülke, bu millet, bu ümmet ve insanlık için ne yapabiliriz Öğretmenlik, ibadet aşkı ile yapılan, öğrencilere kendi çocukları gibi değer veren bir meslektir. Öğretmenler; sevgisaygı elçileridir. Sınıfta yaşama sevinci, toplumda huzur, ülkede barış, meslektaşları arasında samimiyetin sembolüdür öğretmen. Her şifa bulan hastada öğretmenden bir moral izi, her yeni buluşta göz nuru, tüten bacada, yükselen fabrikada, çözülen formülde, memleket millet faydasına verilen her hizmette alın teri, milli birlik ve beraberlik harcında çimentosu vardır öğretmenin. Eğitimdeki birinci meselemiz bu görevin aşkla, şevkle, heyecanla sürdürülebilmesidir. Yahya Kemal'in "Bu dil, ağzında annemin ak sütüdür" dediği güzel Türkçemiz üzerine titreyen, öğrencilerine kütüphane sevgisini, ilim zihniyetini, bu milletin hizmetinde koşma aşkını aşılayandır öğretmen. 'Milletin mayası kan değil, dindir.' Sözünü unutmayandır. Öğretmen "Eline, beline, diline, aşına, eşine, işine, özüne, sözüne, gözüne sahip olan"dır. "Ben, muallim (öğretmen) olarak gönderildim" diyen bir Peygamberin ümmeti olduğunun şuurunda olmalıdır öğretmen. Derdimiz de ümidimiz de öğretmendir.

Çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüşen zihnimize şekil veren seküler zihin kalıplarından (kendi eğitim sistemimizi kurmadan) insanımızı hangi öğretmen kurtaracak Milleti Batı zihniyetinin kucağına atanlarla mı yapacağız bunu Bugünü kutlarken bunu konuşalım.

Öğretmenlerin zihin ve kültür seviyelerini konuşmaktan kaçınıyoruz. Öğretmenlik; her hal ve şartta her yerde yapılan bir gönüllü faaliyettir. Öğretmenler, millî manevi değerlerle yetişmez, memleket, millet, ümmet meselesi düşünmezse, idealistlik tarafları da yoksa sonuç hüsrandır. Öğretmenliği, sadece mesai saatleri içerisinde, belli mekânlarda yapılan bir meslek olarak düşünenler tipik bir devlet memurluğundan başka bir şey yapamazlar.

Düşünme melekelerini iptal ederek sürüleştiren ve kendisini köle haline getiren, insanlığı bitiren bir yapıyı düzeltecek tek zümre 'öğretmenler ordusu'dur. Bu kadro da 'eğitim tezgahı'ndan çıktığına göre eğitimsiz öğretmensiz hiç olmaz. Son iki yüz yıldır (Tanzimat'tan beri) hangi iktidar olursa olsun bu çarpık ve çatlak yapıyı ıslah edememişlerdir. Köklü, kalıcı, muhtevaya dokunmayan, birkaç 'devletçi örnek' var o kadar. Millî Eğitim Bakanları içinde geçmişte yalnız Vehbi Dinçerler, şimdi Yusuf Tekin Hocamız