Müslüman Mümin Kimliğimizde Toplanalım Birleşelim!

Müslüman Mümin Kimliğimizde Toplanalım Birleşelim!

YAŞAR DEĞİRMENCİ

PKK'nın silah bırakması ve örgütün feshedildiğini duyurması Türkiye gündemini sarsarken, bu tarihi gelişmeye yaklaşımları dikkat çekti. 50 yılı aşkın süredir binlerce insanın hayatını kaybettiği terör sürecinin sona erdiği açıklanmasına rağmen, bu çok önemli icraattan rahatsız olanlar, terörden nemalanlar, menfaat şebekelerinin böyle bir derdi yok. Devletini, milletini tanımayan, kendi değerlerinden habersiz olmakla da kalmayıp emperyalist terör devletlerinin de uşaklığını yapıyorlar. Bunlarla da yetinmeyip Lozan'a ve ırkçılığa sarılmaları, kendi tarihinden nasipsiz bu güruha, anlasalar da anlamasalar da bize hakikatleri söylemek düşüyor. Kur'an-ı Kerim'de çeşitli ayetler de "Bakarlar göremezler, dinlerler duyamazlar, dokunsalar hissedemezler, akıl var düşünemezler, akledemezler"

Hassasiyetlerini duyarlılıklarını kaybettikleri için de robot olmuşlardır. Bu meseleye temas bile bir yazıya sığmaz ne kadar kısa yazılsa da. Daha önce de birkaç yazı yazmış, "Irkçılıktan kurtulalım! İslâm'sız Türkçülüğe, İslâm'sız Kürtçülüğe dikkat edelim" diyerek de dikkat çekmiştim. Bu yazımda da bizim münevverlerimizden bazı cümleleri bulacaksınız.

"Türklerin Kürtlerle, Araplarla hiçbir ortak yanının olmadığı" hezeyanlarını dile getiriyor ve maalesef buna çokça alıcı da bulabiliyorlar. Bu ve buna benzer hezeyanlar Türklüğü yüceltmediği gibi apaçık Siyonizm'e, emperyalizme hizmet ediyor ve 'Türkçülük' adı altında Türklerin ve Türkiye'nin varlığına tehdit teşkil ediyor.

Etnik kökenimiz atadan, dededen gelen reddedemeyeceğimiz, değiştiremeyeceğimiz kimliklerimizdir. Dinimiz, İslam ise, atadan, dededen gelmekle birlikte kendi tercihimizdir. Yani dinimiz, etnik kökenimizin de üzerinde bir üst kimliktir.

İsrail Filistinlilere değil Müslümanlara soykırım uyguluyor. Hindistan'ın derdi Müslümanlarla. Lübnan, Irak, Yemen'de iç çatışmaların temelinde mezhep farklılığı var. Suriye iç savaşı bir mezhep savaşıydı. İstiklal Harbi'nde, 1. Dünya Savaşı'nda topraklarımızı Haçlılara karşı savunmadığımızı kim iddia edebilir Osmanlı'nın fetih ruhu gaza ve İ'lâ-yı Kelimetullah mefkuresine dayanmıyor muydu

Malazgirt'te Alparslan'ın ordusunda Müslüman Türk, Kürt ve Arap ittifak yaparken, Bizans ordusunda Müslüman olmamış Oğuz, Kıpçak, Peçenek Türklerinin olmasını neyle izah edeceksiniz Türkiye'de, üst kimliğimiz Müslümanlıktır. Bizi buraya getiren de bizi burada var eden de bizi bir arada tutan da Müslümanlığımızdır. Bu üst kimliğe savaş açan, Türkiye'ye, bu topraklardaki varlığımıza, varlık sebebimize, Türk'e de savaş açmıştır. Üstelik bu savaşı, 'Türkçü' maskesi altında Siyonizm, emperyalizm adına, onlara vekâleten açmıştır. İşte onun için tarihi doğru okumak, doğru okutmak, hadiseleri yerli yerine koymak hayati derecede önemlidir.

Türkiye, iki yüzyıldır önce asimilasyon (kendine olan güvenini yitirerek erime)) sonra da eliminasyon (yok olma, intihara sürüklenme) süreci yaşıyor. Bu ülkeyi var eden, yaşatan, tarih yapmasını mümkün kılan değerlerini, kültürünü, varlık sebebini -tek kelimeyle- ruhunu yitirme tehlikesinin eşiğine sürükleniyor hızla. Türkiye, Tanzimat'la birlikte kendinden yani İslâmî kimliğinden ve tecrübesinden şüphe etmeye başladı.

İkinci Meşrûtiyet'ten, özellikle de Cumhuriyet'ten itibaren Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yerinde ve keskin gözlemiyle "kültürel inkâr" süreci yaşamaya koyuldu. Bu ülkede uygulanan radikal Batılılaşmalaikleşme projeleriyle toplumun ruhu, medeniyet kökleri inkâr edildi, topluma ruhunu veren İslâmî merkez değerler, anlam haritaları, devletin ve hayatın bütün alanlarından hızla tasfiye edildi. Gelinen noktada toplum kültürel intiharın eşiğine sürüklendi. Bu ülkede milletin devleti filan yok, kalmadı, yok ettiler. Küçük bir devşirme şebeke devleti ele geçirdi iki asırdır. Ülkenin sosyolojisini yerle bir etti bu şebeke ve uzantıları. Bu ülkede milletin devleti filan olmadı, modernleşme tarihimizden bu yana. Bu ülkede 'millet' kalmadı. Türkiye, çok tehlikeli bir çıkmaz sokağın eşiğine doğru sürükleniyor hızla. 'İslâmî merkez' boşaltıldı. İslâmî entelektüel merkez de. İslâmî siyâsî merkez de. İslâmî sosyal merkez de buharlaştı. İslam ümmeti olarak kâfirlerin tehdidi altındayız. Bir buçuk milyarlık ümmetin çocuklarının bu hali bizi kendimize döndürmeyecekse daha neyi bekleyeceğiz. Gün, bütün atıfların İslam'a, Kur'an'a, Allah'a, Peygambere, Kâbe'ye yapılması günüdür. Bunlar bütün Müslümanlar olarak bizleri birleştiren esaslardır. Kendi temellerini dinamitleyenlerden olamayız biz.