Müminliğimizi yaşayarak gösterelim
Müminliğimizi yaşayarak gösterelim
YAŞAR DEĞİRMENCİ
İçinde bulunduğumuz olumsuzluklar, yaşadığımız hayat şartları, küreselleşmenin yaygınlaştırdığı ahlaksızlıklar, ümmete yapılan zulüm ve katliamlar bizlerin iç dünyamıza dönüp bir nefs muhasebesi yapmamızı gerekli kılıyor.
Mü'min'den başlayalım.Mü'min; şüpheden uzak olarak emin ve güvende olandır. Güven verme işini yapan insandır. Mü'min, Allah'tan emin olan, O'na ve O'ndan gelen her şeye inanıp kendini sağlama alan, böylece emniyete kavuşan, huzur ve güvenin sağlanmasının aracı olan emanetini kabul eden kimsedir. O, aklıyla ve kalbiyle bu emaneti yüklenir. Bununla müminliğini olgunluğa ulaştırır. Emanet yüküne itaat eden kimsedir. Bu emaneti taşımayan mümin de olamaz, müslim de olamaz. Bütün organlarıyla, kalbiyle ve bedeniyle emaneti yerine getiren kişi, bütünüyle Allah'a teslim olmuş böylece müslim sayılmış ve barışa, huzura girmiş olur. Emaneti yerine getirmenin kural ve yollarını gösteren İslam'a teslim olan müslimler gerçek huzur ve barış olan selama ulaşırlar.
Allah bütün insanlara: "Ancak Müslümanlar olarak can verin" diye davette bulunmaktadır. Müslümanlar dua ederken Allah'a şöyle yalvarırlar. "Yarabbi canımı müslim olarak al ve beni salih (doğru yolda olan) iyi olan insanlar arasına kat." (12 Yusuf 101) Müminliğimizi yaşayarak gösterelim.
Müminler, birbirlerine selam verirler. Böylece hem onlara "selamette olun, huzur içinde güven içinde olun" derler, hem de onlara "selam yurduna kavuşun" diye dua ederler. Gerçekten iman edip, İslam'a teslim olan kişilerin kalpleri "selim" kalptir. Gerçek kurtuluşa ermek için de "selim kalp" sahibi olmak gerekir. Allah insanları Müslüman olmaya davet ediyor.Yaratılışın amacı Allah'a kulluktur, yalnızca O'na ibadet etmektir.Bu kulluğun gerçekleşebilmesinin yolu, Allah'ın din olarak uygun gördüğü; yani boyun eğilmesi, itaat edilmesi, inanç ve hayat haline getirilmesi için seçtiği yaşama biçimi İslam'dır.İnsanlar, İslam'ın ilkelerine itaat edip teslim olurlarsa müslim-Müslüman olabilirler.
Allah'a iman eden bir mümin, emanetin gereğini yapabilmek için; bunu yerine getirebilmenin yolunu ve kurallarını bildiren İslam'a itaat eder. İşte bu itaate ibadet denir. Bütün peygamberler insanları Allah'a ibadet etmeye, dolayısıyla Müslüman olmaya davet etmişlerdir. İbadet; imanın yaşanmış, pratiğe edilmiş halidir.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor: "Bedeviler dediler ki: "İman ettik". De ki: Siz iman etmediniz; ancak İslam (müslim veya teslim) olduk" deyin. İman henüz kalplerimize girmiş değil. Eğer Allah'a ve resulüne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Hiç şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (49 Hucurat 14)