Millet de Ümmet de bilinmeli ve sevilmeli
YAŞAR DEĞİRMENCİ
Kendi kavramlarımızla düşünelim. Kendi kavramlarımızla konuşalım. Bu ülkede yaşadığı, bu ülkenin her türlü nimetinden istifade ettiği, bu milletin bir ferdi olduğu halde bizi BİZ yapan değerlerimizle uzaktan yakından ilgisi olmayanlarla beraber yaşamak ne kadar zor. Kavramları, kullandığımız kelimeleri bile Batı düşünce ve ölçüsüyle değerlendiriyoruz. Kavim nedir, millet ve devlet nedir Kavim mi ulus mu
Avrupa'da gelişen ulus-devlet anlayışı, hızla ve biraz da içerdeki laikleşme / Batılılaşma akımının güçlenmesi ve dışardan desteklenmesiyle Osmanlı'yı paramparça etmiştir. Dahası, Osmanlı'yı çökerten ulus devlet anlayışı, Avrupa'yı da çökertmiştir.
Modern tarihteki en yakın örneği ve modeli, Osmanlı "millet sistemi"dir. Amerikalıların Osmanlı'yla son 50 yıldan bu yana derinlemesine ilgilenmelerinin sebebi burada gizlidir.
Sadece millete odaklanan bakış, ait olduğu büyük aileyi ve onu sevmenin getireceği nice fırsatları gözden kaçırır. İkisi beraber ve yan yana yürümelidir.
Ait olunan ve içine doğulan etnik ve kültürel çerçeveye sempati duymak, zaten fıtrî bir yönelimdir. Bir başkasını aşağılamaya dönüşmemek şartıyla, farklı etnik ve kültürel yapılar ümmet tablosunda iç içe, birbiriyle omuz omuza yaşamak durumundadır. Hayatın en temel gerçeklerinden biri de budur. Etnik ve kültürel ayrışmalar "ümmet duvarına bir tuğla daha koymak" şeklinde bir iş birliği ve ortak sorumluluk duygusu çerçevesinde algılanmazsa, herkesin bir diğerinin kafasını ezmeye çalıştığı bir kaos ortaya çıkar. Ki bu da Kur'ân'da "savaştan beter" olarak tanımlanan "fitne"nin ta kendisidir.
Tahkir edilen kavramlardan biri de ümmet tabii. Ulus olmuştuk ya bir kez, ümmet zararlı bir şeydi.Selçuklu ve Osmanlı Türklerini asırlarca üç kıtada dünya gücü olarak tutmuş bir değer, bir kimlik algısı olarak ümmet ulus olduğumuzda zararlı bir algıya dönüştü.Neden Bizim üç kıtadan 781 bin metrekareye sıkışıp kalmamızın sebebi miydi ümmetTürklerle, Kürtlerle, Araplarla kardeşlik algısının en yüksek ifadesi olarak ümmetin kim ne zararını görmüştü
Fayda zarar kısmını bir kenara bırakalım. O açıdan bakıldığımızda ümmet olmaktan ne kadar uzaklaştıysak o kadar küçüldük, o kadar zayıfladık, o kadar önemsizleştik.Bu çok net.
Ancak olayın bir de İslam'la ilgili boyutu var.Ümmettin ulusa çekilmiş olmamızın bir yenilginin sonucu olduğunu da unuttuk, bütün bir ulusal bilincimizi ümmete sövmek üzerinden kurduk. Ümmete sövmenin, ümmet kavramını aşağılamanın bizatihi İslam'a sövmek, İslam'a düşmanlık etmek demek olduğunu kimse yüzlerine okumadı bunların.
Müslümanlar bir ümmettir. Bir vücudun azaları gibidirler, birtarafları yaralandığında vücudun tamamında bu acı, bu sızı hissedilir. Ümmet olan Türkler Kürdün başına bir musibet geldiğinde onun acısını taa kalbinde hisseder. Ümmet olan Kürtler, Araplardan kendini ayrı görmez, Arap Kürtlerden ve Türklerden kendini ayrı görmez.Bunu ümmetin bir parçası olmayanlar elbette bilmezler.
Ümmet olmayı basit bir ideolojik tercih zannedenlere hatırlatırız: Her gün her Müslümanın defalarca okuduğu Fatiha suresi, yani Kur'an-ı Kerim'in başlangıcında Müslümanlar Allah'a "biz yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz, bizi doğru yola ilet" diye hitap ederler.Namazı yalnız kıldıklarında bile bu duayı "biz" diye okurlar.