Kurban Bayramı ebedî bayramlarımızın vesilesi olsun!
Yaşar Değirmenci
Müminin Bayramı; kurban olduğu yani Allah'a yakın olduğu her gündür. Kafa-yürek-bilek, düşünce-duygu-aksiyon dengesini varlığında gerçekleştiren şahsiyetli Müminlerin bayramı olsun. Yalnızca kafa gözüyle değil; yürek gözüyle bakıp onunla gören, kendini yalnız sözle değil, yüzle-gözle-özle ifade eden, vuracağı ve duracağı yeri iyi bilen Müslümanların Kurban Bayramı'nda buluşalım.
Kurban Bayramımız; maddi manevi sıkıntılarımızdan, maddi manevi hastalıklarımızdan kurtuluş vesilesi olsun!
Kevser suresinde Rabbimiz "Şüphesiz biz sana Kevser'i verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl soyu kesik olan, senin düşmanın (sana buğzeden)dir."
(Biz Kevser'i, peygamberliği, Kur'ân'ı, hayrı ilke edinen bir ümmeti,dünyahâkimiyetini, âhiret saadetini, lütfumuz ve ihsanımızla sana verdik.) Buyuruyor.En'am suresinde 162. Ayetin mealinde:"Benim namazım, kurbanım, ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden, âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah rızası içindir" de.Bu âyet, Kur'an'ın mü'minlerine talim ettirdiği anddır. İnsanı Allah 'en güzel kıvamda' yaratmış, kıvamını bulması için üstün yetilerle donatarak yolun başına bırakmıştır. Böylece insanı kendi kendisine emanet etmiştir. Eğer insan emanete sadâkat göstermek istiyorsa, kendisini Allah'a adayacaktır. Zira insanın kendisini armağan edeceği ve aldanmayacağı tek kapı Allah'ın kapısıdır. Allah dışındaki bir kapıya adanış bin aldanıştır. İnsana 'değerini' yalnızca Allah verir. Bu yüzden kendisini Allah'a armağan edene fiyat biçilemez. Fiyat biçilenin ise değeri olmaz. Onu alan da çıkar, satan da. Bu âyet muhatabına bu hakikati tebliğ eder.Unutmayalım ki, kurbanlarımızın ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Rabbimize ulaşacak olan, ancak takvamız ve samimiyetimizdir.
Bugün, kurbanlarımızı Allah'a yakınlaşmaya ve O'nun rızasına ulaşmaya vesile kılma günüdür. Hz. Hâcer'in samimiyetini, Hz. İbrahim'in sadakatini, Hz. İsmail'in teslimiyetini kuşanma günüdür.Bugün, dünyanın dört bir yanından gelerek Kâbe'de buluşan kardeşlerimizin "Lebbeyk Allâhümme lebbeyk! Buyur Allah'ım buyur! Emrine uydum, Sana geldim" nidalarının arş-ı âlâya yükseldiği gündür.
Bugün, sevinme ve sevindirme; hatırlama ve hatırlanma günüdür. Geçmişlerimizi hayırla yâd etme, anne babamızı, kardeşlerimizi, akraba ve komşularımızı ziyaret edip gönüllerini hoşnut etme günüdür. Yetimlere ve öksüzlere, yaşlılara ve hastalara bayram sevincini ulaştırma günüdür. Bugün, affetme ve kucaklaşma günüdür. Kırılan kalpleri, mahzun gönülleri, bayramın bereketi ve güzellikleriyle mamur etme günüdür.
Kardeşliğimize gölge düşüren her türlü çekişmeye, dargınlığa ve küskünlüğe son verip barış ve huzur iklimiyle yenilenme günüdür.
İnsanın, manevi-milli-ailevi bağlarıyla bütün olarak korunan ve korunulan bir ülke olması için de dualarımıza ağırlık verelim. Hakkaniyet, adalet, hukuk, hürriyet ülkesinin Müslümanları olduğumuzu da canlı tutalım. Hak hukuk ilkelerini vicdanlarında aşkla şevkle taşıyanların ülkesi olduğumuzu gösterelim. İslâm ülkeleri olarak bilinenlerin başında bulunanların ülkesi "İslâm ülkeleri" olmadığı, o ülkede Müslümanların bulunduğu gerçeğiyle yüzleşelim. Bu ülkelerdeki Gazze başta olmak üzere diğer zalimin zulmüne ve katliamlarına, soykırımlarına maruz kalmış mazlumların feryatlarını duymayanların ıslahı, kabil değilse kahrolmaları için de dua edelim. Dua ederken de bu ülkelerin perişan hallerine bakarak İslâm'dan uzaklaşmayalım. Bizler örnek Müslümanlar, müminler olarak insanımızı dinimizle buluşturalım. İtmek, kakmak, yok; bağrımıza basmak var. Bizim insanımız ya din kardeşimiz ya da insan kardeşimiz.