Hâlimiz ve hareket tarzımız

Bu yazımı, okuduğum Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerin manasını düşünürken yazıyorum.

Rablerinin emrinden uzaklaşıp, haddi aşmışlar, keyiflerineheva ve heveslerine göre yaşıyorlardı. Allah'ın elçilerine ilk karşı çıkanlar oranın ileri gelenleri, malından, mevkiinden, şan ve şöhretinden, dolayı şımaranlar olmuştur. Rahatlarına, lüks ve zevklerine düşkün olduklarından, ilahi hakikatler kendi menfaatlerine ters geldiğinden, kendi battıkları bâtıl düzeni korumakollama mücadelesi veriyorlar. 'Allah'ın değil, (hâşâ) bizim dediğimiz olur) diyorlar. Ama onların sarıldıkları düzenbazlık düzeni (Kur'an-ı Kerim'deki ifadesiyle) örümcek ağı gibidir. Hepsi tarih içinde yok olup gitmişlerdir.

Peygamberler Tarihi bilinmeden düşünerek, dersler çıkararak, ibret alarak okunmadan, özümüze dönmeden, kendi sâbitelerimiz bilinmeden; bir nefs muhasebesi yapamayız, 'mâzi-hâl-istikbal köprüsü'nden geçemeyiz.

Tarih yapan biz, tarihin dışındayız. Tarihi biz yapmıyoruz. Bizim çağrımızın kurduğu bir çağda yaşamadığımız gibi başkalarının çağrılarının kurduğu bir ağ'da yuvarlanıyoruz.

İlimde-fikirde-sanatta-sosyal medyada biz hâkim olmadığımız müddetçe "zihin-ruh ve iç dünyamız" işgal altına girer. Bu işgalden kurtulmadan özgür olamayız. Özgürlük; Allah'a kulluk ile başlar. Kelimeyi şehadette bunu hep söylüyoruz. (Abdühü ve Resulühü diyerek) Peygamberler de önce kul, sonra Resul'dürler.

Müslüman sadece Allah'ın Rızasını kazanmak için yaşar. Müslüman için hiçbir zaman iktidar, siyaset hedef olmaz. Araçlar amaç olmaz. Dünyamızı zehreden şey; hayatımızın merkezine dünyayı koymaktır. Bu durumda farkında olan veya olmayan putlar; Dünyevî, beşerî, nefsâni putlar. Bu putlar; insanımızı sardı, sarmaladı, kuşattı.

Çağımız; kültürümüzün (millî manevi değerlerimizin) katledildiği, 'Batı uşaklığı ağı'nın üzerimize örtüldüğü bir devirdeyiz. Kemalizmin, sekülerizmin, laisizmin, paganizmin uşaklığından kurtulmadan kurtuluş olmaz! Özümüze dönmeliyiz, özümüze kavuşmalıyız. Özümüz 'gür' olmadan özgür olamayız. Kendi kavramlarımızdan, kendi tarihimizden, hâkimiyeti altındakileri kendi kültürleriyle yaşamayaşatma imkânı veren Osmanlı'dan habersiz, uydurulan 'resmi tarih' ile uyutulan, başına gelenleri dahi bilmeyen toplum hâline getirilmişiz. İnşallah kurtulacağız bu esaretten.

Batı'nın zulmü, Siyonizmin kuklası ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri, bunların emrine girenlerin (olmayan İslâm ülkeleri olarak bilinenlerin) başındakiler, bizim gavurlar, insanlıktan uzaklaştılar. İçi yanan dertli kardeşlerimizin mesajı;

"Biz mekanlara ruh vermişiz, gidin Balkanlar'daki toprağın sesini dinleyin. Anadolu'nun kenarı, köşesi içi bir bütündür. Anadolu biziz, biz Anadolu'yuz. Elimizi, kolumuzu, bağrımızı parçaladılar yetmedi; şimdi ellerini sokup kalbimizi, ciğerimizi söküp almak istiyorlar. Türkiye'nin güçlenmesi, bütün İslâm Alemi'nin, bütün insanlığın hayrınadır. Türkiye çökerse bütün Müslümanlar altında kalır. Türkiye İslam Alemi'nin kalbidir. Kim ne tür tezgâh peşinde koşarsa koşsun, bu toplumun İslâm'dan ve tarihten koparılmasına asla izin vermeyecektir." Bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, geleceğimizi kurmaya hazırlanan öncü bir nesil geliyor.Vefakâr-cefakâr-fedakâr bir nesil!

Milletimize de ümmete de insanlığa da söylenecek sözümüz var. Gazze'de içimizdeki duygularımızın, düşüncelerimizin, ruhî ve fikrî yapımızın ispatıtecellisi, inanmış ve adanmış hakiki Müslümanlar. Yüz binlerce insanın hidayetine vesile oldular. İnsanlığa adalet, hakkaniyet, şefkat ve merhamet taşıyarak Peygamberimizin hayatını yaşadılaryaşattılar. Cihad ruhunu taşıdılartaşıttılar. Halleriyle, kaalleriyle irşad ettiler. "Hakiki mürşid"in Resulullah Efendimiz olduğunu, ilim-bilim-iktisat-jeoloji-psikoloji-sosyoloji-vs. hepsini gösterdiler. Mücadele ve mücahedeyi, usul ve vusulün dersinin uygulamasını da öğrettiler.

Hayat tarzıhayat nizamı olan dinimiz İslâm'ın her hâl ve şartta yaşanan bir din olduğunu, her ayet ve hadisin hep canlı, hep taze şimdi nazil olan vahiy, şimdi söylenen Peygamber buyruğu gibi hiç eskimediğini, hiç solmadığını, katliamacaniliğevahşetesoykırımına