Cumhuriyeti "mâzi-hâl-istikbal" yönüyle kutlayalım! Kutsamayalım!

Tarihte geçen önemli günler elbette vardır. Bilinmeli, ibret alınmalı, dersler çıkarılmalı. Bizde tarihi günler hiç tahlil edilmez, takdis edilir. Resmi tarih; anaokulundan, lise son sınıfa kadar eğitimimizde (başında 'Millî' kelimesi olsa da) hiç Millî Eğitim olmadı. Şimdi gayret ediliyor çığırtkanlıklara rağmen. Önemli günler; hep Kemalizm'in, putlaştırmanın, şahısları 'ortak değer, ortak payda' haline getirmenin vesilesi oldu. Tarihimizle de irtibatları yok. Sadece düşmanlık! Belgeli, ispatlı yapılanları bile konuşmak yasak. 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı. Tabii ki unutmayalım.

M. Kemal'i de "tek adam"lıktan kurtaralım. İlahi sıfatları kullanmayalım. (Yaratan, yaşatan, yoktan var eden gibi) tarihi seyir içinde sağlamsahih kaynaklardan araştırarak tarihi bir tahlil yapılamaz mı İstiklal Harbi öncesini, sonrasını, son dönemi (yapılanyaptırılan inkılapları) ilmi, objektif, peşin hükümsüz öğrenme öğretme hiç mi düşünülmeyecek Lozan, ümmeti başsız bırakan hilafetin kaldırılması, İstiklal mahkemelerinin verdiği binlerce suçsuza idam kararları, inkılaplar adı altında Batı uşaklığına götüren hayat tarzı değişikliği, vb.

Hiçbir önemli harbin (hele İstiklal Harbi gibi) tek adamla kazanılmadığıkazanılmayacağı, Tek PartiTek Şef dönemlerini tahkir ve tahrik etmeden, hakaret ifadesi bulundurmadan, seviyeli, kaliteli adamlara yakışır şekilde konuşup tartışıp; hak ve hakikatte, doğrularda, güzelliklerde ne zaman buluşulacak Bir iki örnek vereyim.

23 Nisan 1920'de Kur'an-ı Kerim'lerle, dualarla Cuma günü açılan Meclisi, bu birinci Meclisin kapatılıp, kendi kadrosundan müteşekkil, emir kullarından ibaret ikinci meclisin açılması, cenaze namazı kıldıracak adam bırakmayan, ezanı yasaklayan, hafıza kaybına sebep olan harf inkılabını yapanyaptıran, kadınımızın hürriyete kavuşturulması adı altında iffet ve hâyâ perdesinden sıyrılıp teşhir metaı haline getirilmesine varıncaya kadar yapılanlar bilinmeyecek mi Batı'nın rezilliklerinin 'uygarlık' adına getirilmesi, İslâm'ın hayattan çıkarılıp tamamen dışlanması, tehlikeli gösterilmesi öğrenilmesin mi

Meselelerimizi objektif, ilmî ölçülerle tartışmaya, konuşmaya, samimiyetle dertleşmeye o kadar ihtiyacımız var ki Kırmadan dökmeden, itham, iftira ve suizandan uzak birbirimize tahammül göstererek konuşabilsek. Hutbelerde bile Mustafa Kemal isminin geçme ısrarı, DİB'nın çeşitli vesilelerle cevap vermesi. Hutbede ismi geçen sadece dört halife. Başka isim var mı Allah'a kulluğun dışında hırslarının, arzu ve isteklerinin, makam ve mevkilerinin, elindeki imkânların kulu olmanın adını 'özgürlük' koyacaksın. Önce nefsinin, arzu ve isteklerinin, ideolojilerinin esaretinden kurtulup adam olacaksın. Ebucehil'leşmeyeceksin! Fıtratına uygun hareket edeceksin ki konuşalım.

Türk milleti, Selçuklu'nun, Osmanlı'nın İslam'ı en güzel biçimde yaşamış bütün insanlarının manen içinde bulunduğu bir büyük beraberliktir. Cumhuriyet, Osmanlı'nın devamıdır. Cumhuriyet, Osmanlı'yı dövme sopası yapılamaz! Biz, Cumhuriyetle beraber kurulan bir devlet değiliz. Cumhuriyeti kuran da tek lider, tek önder değil. Şahıslar ilahlaştırılmadan, yapılanlar tenkit süzgecinden geçirilmeden, dindil ve tarih şuuru verilmeden kendi kültürümüzü bilemeyizöğrenemeyizöğretemeyiz. Bu ülkede yaşayıp, bu vatan topraklarında büyüyüp, bu milletin evladı iken, vatan, millet, devlet düşmanlarıyla beraber olamayızolmamalıyız. Zulümleri, katliamları, 'Batı uygarlığı' adı altında yutturulan emperyalist zalim devletlerden ve uşaklarından kurtulduğumuz günler olsun kutladığımız günler. Milletin, ümmetin, insanlığın ümidi biziz. Biz millet olarak insanın haysiyetini, şerefini korumakla sorumlu ve yükümlüyüz. Mukaddesatın, kutsiyetin, kaynağı ve aslî konusu; sadece imandır, dindir, İslâm'dır. Tek hak dindir.Bizler de Elhamdülillah Müslümanız. Dinimizi yaşayalım. Dinimize uyalım, dinimizi kendimize uydurmayalım. İslam'a teslim olalım ve onu en güzel (üsveyi hasene) şekliyle temsil edelim. Peygamberimizi hayatın dışına itmeyelim. O'nun sahte kutsallarla mücadelesini, unutmayalım. Oryantalistlerle, sekülerleşme ile paganizmle, putlaşmalarla, sahte kutsallara teslim olmayalım. Anıtkabir'i tapınak hâle getirmeyelim. Her millî gün ve törenlerde özümüzü kaybetmeyelim. Diniman ve devlet, aynı potada yoğruldukça biz, büyük devlet ve büyük millet olmuşuzdur. Tarih, bir ibretler aynasıdır. Bizim bir millî-manevi zâfiyet meselemiz vardır.