Cenazesinde Bütün Türkiye'yi bir araya getiren adam: Prof. Necmettin ERBAKAN

"De ki: 'Ey mutlak iktidar sahibi olan Allah'ım! Sen dilediğine iktidar verir, dilediğinden de iktidarı çeker alırsın, dilediğini aziz eder, dilediğini de zelil edersin; hayrın tamamı (her türlü iyilik) senin elindedir. Çünkü Sen her şeye kadirsin. Geceyi uzatıp gündüzü kısaltırsın, gündüzü uzatıp geceyi kısaltırsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Ve dilediğin kimseye hesapsız rızık verirsin." (3 Âl-i İmran 26, 27)

Erbakan hocamızın seneyi devriyesi bana bu âyet-i celileyi hatırlattı. İstiskal edilen, savunduğu fikirlere hayalleri bile ulaşamayanlarca müstehzi bir vaziyette dinlenen, son 28 Şubat'la da bitirildiği zannedilen, bütün mevki ve makamlarına son verilen büyük ilim ve siyaset adamı Erbakan Hocamızın 13 yıl önce ebedî hayata uğurladığımız cenazesindeki manzara insanları düşünüp ibret almaya çağırıyor. Siz, zelil ettiğini zannettiğiniz insan nasıl aziz oluyormuş görün! İktidarı aldığınızı zannettiğiniz insanın nasıl bir iktidarı varmış görün! Ölüden nasıl bir "toplum dirisi" çıkıyormuş görün! Hayrın tamamı elinde olan Allah'ı unutmayın! Cenazesine iştirak ettiğim gün yazdıklarımı paylaşıyorum.

İnsan hayatına zor sığan dâvâlar, mahkemeler, hapisler, sürgünler Bütün bunlara sebebiyet verenler, âlet olanlar, teşvik edenler, sessiz kalanlar neredeler, ne haldeler. Çeşitli entrikalarla iktidarı ele geçirenler neredesiniz Kim iktidardaymış, kim aziz, kim zelilmiş hiç olmazsa şimdi anlayıp ibret alabiliyor musunuz Ya "helalleştim" diyen zat! Bu kadar ucuz, bu kadar kolay mı Yaptıklarınla milletle nasıl helalleşeceksin Bu millete verdiğin maddi-manevi zararları kim tazmin edecek Ya buraya gelecek kadar yüzü olmayanlar!

Bir-iki âyet daha geliyor hatırıma. "(İnkârcılar) tuzak kurdular; Allah da onların tuzağını başlarına geçirdi. Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır." (3 Âl-i İmran 54) "Hani bir zamanda inkârda direnenler senin önünü kesmek, öldürmek ya da sürgün etmek için sana tuzaklar kuruyorlardı. Nitekim onlar hep tuzak kurmuşlar, Allah da onların tuzağını devamlı boşa çıkarmıştır; Zira Allah tuzakları boşa çıkaranların en hayırlısıdır." (8 Enfâl 30)

Evet ne akla hayale gelmeyen tuzaklar kurdunuz. Allah da o tuzakları başınıza geçirdi. Allah'ın mühlet vereceğini ama hiç ihmal etmeyeceğini unuttunuz.

Muhalifleriyle, muarızlarıyla, sürgüne ve ceza evine gönderenleriyle, hakkında akla hayale gelmedik tezviratta bulunanlarıyla, senelerce mücadele ettikleriyle, zulmedenleriyle, basını-yayını-medyasıyla hepsi âdeta "sosyal helallik" istediler. "Vicdan kanamaları"nı bu vesile ile durdurmaya geldiler. Yaşarken kendisinden esirgedikleri sevgi ve saygıyı cenaze vesilesiyle göstermeye çalıştılar. Kadr-i kıymetinin yeterince bilinmemesinin yüreklerinde taşıdıkları büyük acı, hallerine öylesine yansıyordu ki. Gelmeyenler, gelmeye yüzü tutmayanlar da yazıları yahut yorumlarıyla övmekten geri durmadılar Erbakan Hocayı. Cenazesine resmî tören istememesi vasiyetinin sembolik anlamıyla da Devlet Ricali'ne bir "ikaz mesajı" gönderiyor sanki. Fatih Camii, cenazede görülenlerle ayrıca bir "insan laboratuarı"na da şahitlik ediyordu ibret alanlar için. Ne olduysa oldu, Kalplere hükmeden Allah bütün kalpleri döndürdü. Peygamberimizin tavsiye buyurduğu "Ya mukallibel kulûb!..." Duasının tecellisi vardı sanki. Hayal gibi gözüken şey gerçekleşti. Hemen herkes Erbakan Hoca'nın lehine sözler söyledi. Bütün kalpleri kaplamış olan ortak nedamet hislerini, hataların itiraflarını, yapılan yanlışlıkların yüreklerdeki izlerini, tarihi özürleri Allah vicdanlarda pişmanlığa çevirdi âdeta. Bu "sosyal helallik" istemeler, bu "vicdan kanamaları" onları İnşaallah "sosyal tevbe"ye götürür. Sonra da tevbey-i nasuha

Her şeye rağmen insanımız, kendisine hizmet edenleri tanıyor, zamanı geldiğinde de sahiplenip takdirlerini esirgemiyor. Gerektiğinde siyasi kimliğini bir tarafa bırakmasını da biliyor. Seveninden ziyade sevmeyeni daha fazla olan Erbakan; sağlığında olmasa bile vefatı vesilesiyle bütün Türkiye'yi bir araya getirdi. Cenaze, Türkiye Coğrafyası'nın bir yansımasıydı. Cenaze merasimi değil, sanki "sosyal barış"tı. Getirilen Tekbirler de sosyal barışın imzasıydı. Gazetecilerin teslim ettiği gibi "öfkeli fotoğraf"ı olmayan adamdı. Sömürü düzenine başkaldıran, Cumhuriyet tarihinde ilk defa Anadolu insanın bütün iç ve dış baskılara, engellemelere rağmen demokratik sistemde Başbakan olunabileceğini ve ülkenin gayet güzel yönetilebileceğini gösteren, ezilen, dışlanan dini hassasiyeti olan halka şahsiyet ve öz güven kazandıran, laik kesimin ise, "dindar korkusu"nu silen adamdı. Ülke gündemine İslam'ı ve İslamî meseleleri getiren adamdı. Dünya Müslümanlarına Siyonizm tehlikesini öğreten adam. Bu DÂVÂ ADAMI' Erbakan Hoca vefatıyla da dersler vererek gidiyor. Hocalık sadece yaşarken olmuyor, ölürken de devam eden hocalığına da şahit oluyoruz. Ne mutlu yaşarken de ölürken de hocalık yapanlara.