Atalarımızın bize kişisel mirası: 'Mikrobiyotamız'

4.5 milyar yaşında olan dünyamızda, bakteriler en az 3.5 milyar yıldır varlar ve yeryüzünde yaşamadıkları yer yok.Okyanusun kilometrelerce derinliğindeki kayalıklardan tutun, kaplıcaların kaynar sularına, buzullarda yaşayan penguenlerin gagalarından tutun, herhangi bir bitkinin yaprağına, çiçeğine, çiçeğin üzerine konan arıların sindirim sistemine kadar dünyanın her yerinde varlar. Milyarlarca yıldır dünya üzerinde yaşayan bakteriler, tüm canlılarla milyarlarca yıldır uyum içinde yaşamış ve tüm canlıların yaşaması, sağlıklı yaşaması için gereken moleküler iletişimi kurmuşlar. Moleküler seviyedeki iletişimde bakteriler, canlı hücrelerinin ihtiyacı olan metabolitleri üreterek -mesela bitkiler için azot, insanlar için kısa zincirli yağ asitleri gibi- üzerinde yaşamış olduğu canlının sağlıklı ve mutlu olarak yaşamasını sağlarlar. Mesela insanoğlunu örnek alacak olursak; insanın mikrobiyotasındaki bakteriler, insanın sağlıklı ve uzun yaşaması için moleküler iletişimi kullanarak insanın ihtiyacı olan binlerce metabolit üretirler ki insan yaşasın ve çoğalsın. Bakterilerin üretmiş olduğu metabolitler olmadan insanoğlundaki hücreler görevlerini düzgün bir şekilde yapamaz ve bunun sonucu olarak sayısız hastalıkların içinde kaybolur gider ki obezite, IBS, Crohn, depresyon, çölyak, kanser bu hastalıklardan sadece bir kısmıdır.Haberin DevamıMODERN HAYAT VE BESLENMEİnsanoğlunun bakterilerle olan on binlerce yıllık uyumlu ilişkisi, 1900'lü yılların başından itibaren modern hayat ve beslenme şeklinin değişmesiyle bozulmaya başlamış ve hassas bakteriler yok olmaya başlamıştır. Doğal olarak yetişen çok değişik sebzelerden, yeşilliklerden ve av hayvanlarından; fabrikasyon olarak kimyasallarla yetiştirilen besinlerin yavaş yavaş mikrobiyota çeşitliliğine ilk darbeyi vurmasına rağmen antibiyotiğin bulunması insanoğlunun mikrobiyota çeşitliliğinde sonun başlangıcı olarak tarihe geçmiştir.Son 100 yıl içerisinde insan mikrobiyotasındaki binlerce bakteri çeşidinden sadece birkaç yüzü kalmış ve insanoğlunun sağlıklı yaşaması için vazgeçilmez olan metabolitler ise bir daha geri gelmemek üzere yok olmaya başlamıştır. İnsanoğlunun çok uzun zamandan beri tüketmiş olduğu yoğurt ve fermente gıdaların insan sağlığına desteği tartışmasız olarak vardır ama yeterli değildir. Son yarım yüzyıl içinde geliştirilen özellikle Bifidobacterium ve Lactobacillus probiyotiklerinin etkisi olumlu olmasına rağmen bu bakterilerin hangi metabolitleri nasıl ürettiği bilinmeden, sus davranışları, susların ihtiyacı olan prebiyotiklerin analizi yapılmadan, bakterilerin insan hücreleriyle yapmış olduğu moleküler iletişimlerin analiz edilmemesi, üretilen probiyotik karışımlarda bakteriler arası ilişkilerin bilinmeden yapılması, günümüzde bile ne kadar ilkel kalındığının çok basit bir kanıtıdır.Haberin Devamı2000'li yılların başından itibaren yapılan araştırmalar, insanoğluna mikrobiyota konusundan çağ atlatmaya başlamış ve teknolojinin gelişmesiyle insan sağlığına doğrudan etkisi olan Christensenella ve Akkermansia gibi yeni nesil probiyotikler insanoğluna kazandırılmaya başlamıştır. Özellikle bakteriler arası ilişkilerin ve insan immune sistemi ile olan moleküler iletişimlerinin daha iyi anlaşılması için bulunduğumuz yıllar, tarihe mikrobiyotanin uyanışı olarak geçmekle kalmayacak; kanser, depresyon gibi dünyanın en zorlu hastalıklarını da tarihe karıştıracaktır. Bunu, bakterilerle kanser tedavisi (bacterial therapy of cancer, Humana Press) adlı kitabın araştırmacı yazarlarından biri olarak, bilinçli bir şekilde söyleyebiliyorum.Haberin DevamıAli Rıza AKIN-MikrobiyologABDGÜNÜN SÖZÜ"Öyle anlaşılıyor ki ekonomik durgunluk tehlikesi, onlar (AB) için enflasyon kadar önem taşımaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde döviz erişiminin daha zor ve pahalı olduğu bir ekonomik iklime doğru ilerlemekteyiz. Tüm arkadaşlarıma bu durumu dikkate almalarını önermekteyim."Ali ÇANDIR-Antalya Ticaret Borsası Başkanıİmamoğlu, Kılıçdaroğlu'na daha yakın dururken eleştirenleri daha da artıyor'GENEL BAŞKANIMI BENDEN FAZLA KİMSE SEVEMEZ' Uzun zamandır televizyona çıkmıyordu Ekrem İmamoğlu... Kendisine yönelik eleştiriler üzerine önceki akşam Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına konuk oldu. Genel olarak üç yıldır yaptıklarını anlattı. Hazırlattığı bazı kitapçıkları Altaylı'ya sundu. Ancak Altaylı'nın bazı soruları vardı; Swiss Otel, Polis Okulu satışları ve Ataşehir'de bölge planları içinde ilk satın alındığında meslek lisesi alanı kamu donatısı olan 27.000 metrekare alanın MİA merkezine alınmasına ilişkin sorularda yanıt verirken zorlandı, hatta "Partimin bilgisi var" dedi ama bizi arayanlar da "Kimmiş bu bilgisi olanlar Genel Başkan mı, il başkanı mı, MYK üyeleri