Adaleti Sivas Davası'nda arayın

"Türkiye'de adalet yok" diye yaygara yapanlar Türkiye'ye adaletin nasıl geleceğini de şu şartlara bağlıyorlar:

1- Osman Kavala'nın mahkumiyeti sona erdirilecek

2- Selahattin Demirtaş'ın mahkumiyeti sona erdirilecek

3- Gezi Ayaklanması Davası'nın mahkumları serbest bırakılacak

4- 28 Şubat Darbe Davası'ndan mahkum olan darbeciler serbest bırakılacak.

Bu şartlara, Fethullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz işgal teşebbüsü sonrası Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile devletteki görevlerine son verilenlerin görevlerine iadesini ekleyenler de var.

Türkiye'de adalet aramaya başlanacaksa 30 yıl öncesine dönüp Sivas Davası'na bakılmalı.

1993 senesinde Doğu Perinçek'in dergisi Aydınlık'ın yaptığı provokasyon neticesi Sivas'ta meydana gelen olaylarda, çoğunluğu Alevi Atatürkçü kesimden 33 kişi ölmüştü.

Hadise sonrası tam bir mezhepçi zihniyetle sürek avı başlatılmıştı. Ne demek istediğimi

Yargıtay Onursal Üyesi Cevdet İlhan Günay'ın şu sözlerini aktararak anlatayım: "Hâkim arkadaşlarımız derler ki, bir yere gelebilmek için TSE damgalı olmak lâzım. TSE ama açılımı Türk Standartları Enstitüsü değil. Onun açılımı, Tunceli-Sivas-Erzincan'dır!"

Günay'ın sözleri o dönemde Adalet Bakanlığındaki mezhepçi yapılanmayı çok açık anlatıyor. TSE hattından Alevî Dedesi Seyfi Oktay Adalet Bakanı olmuştu!

İlkel bir mezhepçi güdüyle Sivas Davası'nın mahkemesi görüldü. Hadisede ölen 33 kişiye karşılık 33 kişiye idam cezası verildi.

Hadisenin olduğu gün Sivas'ta olmayan ve olmadığını da ispatlayanlar bile cezadan kurtulamadılar.

Mezhepçi bir yargılama nasıl olur diye merak eden varsa Sivas Davası'na bakabilir. Ne yazık ki mezkûr davadan yargılananlar 30 yıldır adalet bekliyorlar.

Yaş ve hastalıklardan dolayı ahir ömürlerini evlerinde geçilsinler diye tahliye edilenler hariç mezhepçi adaletin mahkumları zindan 31. yılına girecekler. Ne dile kolay ne klavyeye, 31 yıldır cezaevindeler. Sesleri duyulmuyor!