Üreten ama büyümeyen ülke

Üretim girdileri olan sermaye ve çalışan sayısının alt bileşenlerine inmek günümüzde tecrübe ettiğimiz enflasyon, yapışkan işsizlik ve durgunluğun nedenlerini ortaya çıkarmak için gereklidir.

Sermaye tarafında girdilerin teknolojik seviye farklılığı yanında, yatırım ve sermaye girdi özellikleri de incelenmesi gereken özelliklerdir. Aynı kapsamda çalışanları da ortalama vasıftan sapmalara göre ele almak üretimin kalitesi, fiyat seviyesi ve ihracatta rekabet avantajının yapısını görme bakımından önemlidir.

Tüm bu yapısal bağlantıyı ortaya çıkaran görünümü doğrudan ve dolaylı olarak dış ticaret verilerinde bulmak olasıdır.

Dış ticaretin bileşenleri bir ülkenin kalite, fiyat, insan sermayesi, teknolojik gelişme ve itibarını gösteren istatistik bütünüdür. Bu özelliği ile de ekonomistler tarafından sıklıkla analiz edilir.

Buyurun biz de yapalım!

İTHALATTA GİRDİ BİLEŞENLERİ DEĞİŞİYOR

Ekonomistler ve piyasa yapıcılarının dış ticaret verilerinde ilk baktıkları yer ihracatın ithalatı karşılama oranı ve ihracat ile ithalatın hacmidir. Bu kısımdaki istatistikler doğal olarak makro fotoğrafı vermeleri bakımından oldukça faydalı hatta üzerinde önemle durduğumuz fakirleştiren büyüme (varsa tabii) olgusunu açığa çıkaran istatistikler olmaları bakımından önemlidir.

Dış ticaret verilerinin bir diğer tarafı ise üretim girdilerinin analizidir. Bu yönü ile bir ekonominin nasıl geliştiğini, teknolojik ürün kapasitesini ve daha önemlisi fiyat belirleme yeteneğini görme olasılığımız vardır.

Ülkemizin ithalat kompozisyonunu oluşturan üç ana bileşen mevcuttur:

-Yatırım (sermaye) malları

-Ara (hammadde) malları

-Tüketim malları

İlk ikisi suların durgun aktığı ve ekonomik dengelerin kıvamında olduğu dönemde toplam ithalatımızın yüzde 90'ını oluşturmaktaydı. Uzun yıllar devam eden bu istatistikler son dönemde daha da yükselmeye başladı. Son açıklanan verilere göre payların toplamı yüzde 91'in de üzerine çıktı.