Sürdürülebilir kalkınma, sürünen halk

Ülkedeki mültecimisafir sayısını bile bil(e)meyen kurumlarımız Birleşmiş Milletler bünyesinde fikir birliğine varılan Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi stratejisini sayfasında yayımlamış.

Hangi kurumlar mı

Tabii ki başta TÜİK.

Neler yok ki bu strateji, bu planın içinde!

On yıllardan beri ağzımızda sakız gibi çiğnediğimiz hemen her şey var.

Yoksulluğa son, açlığa son, sağlık ve kaliteli yaşam, nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, eşitsizliklerin azaltılması, sürdürülebilir şehirler ve topluluklar, iklim eylemi, barış, adalet ve güçlü kurumlar...

Saymakla bitmiyor.

Yüzünüzdeki o acı gülümsemeyi görür, kafanızdaki soruları da duyar gibiyim.

Şu saydığımız ve renkli infografik ile TÜİK sayfasında detaylı bir açıklaması yapılmış bir tek faktörün ülkemizde olumlu hale dönüştürüldüğünü gören varsa bir adım öne çıksın dediğimizde hangi TÜİK yetkilisini göreceğimi merak ediyorum.

Büyüme mi, sürdürülebilir şehirler mi

Toplumsal cinsiyet eşitliği mi

Ya da "İnsana yakışır..." diye başlayan faktör mü

Ülkenin biriktirdiği tüm değerlerin yok edilmesi mi yoksa

Tüm bu soruların yanıtlarını esasında aynı TÜİK sayfalarında biraz detaya indiğinizde görebilirsiniz.

Buyurun onu yapalım.

BÜYÜME VERİLERİ VE YAŞAM KALİTESİ

Fazla uzaklara gitmeye gerek yok. Büyüme verilerine karşılaştırmalı bakmak sanırım tüm fotoğrafı ortaya koyar.

Bildiğimiz üzere ekonomik büyümenin en temel kaynağı çalışan başına sermaye miktarındaki değişimdir. Diğer bir ifadeyle fiziksel sermaye birikimi ile onun yıllık değişimi en gözde göstergedir.

Bu sentezi ayrıntılı incelersek çarpıklığı, insana yakışır bir iş ekonomik büyümenin ne demek olduğunu açıkça görebiliriz.

Temmuz ayında ülkemiz geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.4 büyürken (nasıl olduysa!) sanayi üretimi aylık bazda yüzde 0.4 azalmış. Grafikte de görüldüğü gibi zikzaklarla geçen son yıllardaki sanayi üretiminin içler acısı halini daha ayrıntılı tartışmak lazım.