KTV-karbon tüketim vergisi, terörsüz Türkiye ve eğitim kalitesinin ortak noktası

Ekonomik ve siyasal sürecin sanki önümüzdeki pazar günü seçim olacak fikri üzerine kurulu olduğu ülkemizde yeni proje diye yapılan tanıtımların sayısında ivme artışı gözlemliyoruz son günlerde. Bunlar enerji piyasasından toplumsal barış diye adlandırılan sürece kadar geniş bir yelpazeyi temsil ediyor ya da öyle gösteriliyor.

Önce halkın büyük bir kısmının ilgisini bile çekmeyen fakat yeni vergi kaynağı yaratan bir konu ile başladılar proje yapmaya...

evre ve iklim değişikliği...

Gerçekten de halkımız çevre ve iklim ile ilgili konulara çok duyarsız, bunları haber niteliği, heyecanı olmayan konular grubuna koyar ve çoğu zaman da arkasını döner. Bunun farkında olan karar vericiler ise bu alanda istedikleri gibi top çevirirler.

Bunun en son örneği evre ve Şehircilik Bakanlığı'nın adına iklim değişikliği eklenmesidir.

Bir bakanlığın adına niye ekleme yapılır ki Hele de zaten çevre dediğiniz bir oluşum veya süreçte zaten iklim ve onun değişimi de yer almaz mı sorusunun cevabının çok açık olduğu bir yerde.

Sorular çoğaltılabilir doğal olarak. Ancak amaçlanan konu ve sonuç değişmez.

İklim değişimi ve onun yarattığı detaylara girmeyeceğim burada ama vurgulanması gereken ve amaçlananın arkasında yatan konuya değinmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Güzel sözlerle yapılandırılmış yasaların belirttiği üzere amaç 2024-2030 İklim Strateji Belgesi hedeflerine göre karbon emisyonunu sıfırlamak ya da en aza indirgemek, sektörel azaltım planı yapmak ve en önemlisi de (buraya dikkat edelim) Avrupa Birliği modeline göre Emisyon Ticareti Sistemi (ETS) kurmak.

Zurnanın en önemli deliği de bu...

Meclis'imizde hızla geçirilen yasa ile karbon tüketim piyasası kurarak fiyatlandırma mekanizması yaratmak ve diğer piyasalarda olduğu gibi bir vergi sistemi (karbon tüketim vergisi) oluşturmak.

Ne var bunda, daha iyi değil mi işte soruları aklımıza gelebilir doğal olarak ama havayı kirleten yani karbonu tüketen işletme ve üretim birimlerinin vergilendirilmesi sonucunda bunun fiyatlara yansıma kaçınılmaz olacaktır.

İşte halkı şu anda değil de ileride KDV tarzında, satış fişi veya faturalarda karbon tüketim vergisi (KTV) benzeri bir isim gördüklerinde gözlerini açıp "Bu da nedir" sorusuyla uykudan uyandıracak konu budur.

Son dönemin önemli (!) projelerinden birisi de eğitim kalitesinde yaşanan erozyonu unutturmak için gündeme getirilen 444 sisteminde değişiklik yapılma fikrininin ortaya atılmasıdır. Daha önce hayata geçirilirken faydalarını saymakla bitiremedikleri bu sistemde neden değişikliğe gidilir ki sorusu aklımıza dönemin karar vericilerinin yine dini eğitim konusunda amaçladıkları adımlara ulaşmada sözde bu sistemin ortaya çıkardığı engelleri ortadan kaldırmaları gelmektedir. Yoksa bu kişilerin pozitif bilimlerle bezenmiş, kalite temelli bir eğitim sisteminin eksikliklerini dert edecek bir düşünce yapısına sahip olmadıklarını hepimiz biliyoruz.