İşgücü verimliliği ve vadesi değişen programlar

Biri bitmeden yenisi gelir orta vadeli programların...

Alışkanlık oldu.

Birkaç yıllık ekonomik gidişatın fotoğrafını çizmeye çalışan bu programlarda, bu zamana kadar hiç tutmayan o sözde hedeflerin satışı başlangıçta makyajlı olarak verilir bize.

Günlerce tartışırız makroekonomik verileri...

İçinde ulusal gelirde hedeflenen artışla beraber performansımızın nasıl yükseklere çıkacağı grafik ve masa başında yazılan verilerle sunulur bize. Ekonomik modelin kırıntısı bile yoktur süreçte.

Enflasyonun önce biraz yükseleceği ve ilerleyen birkaç yılda azalarak tek haneye düşeceği vurgulu bir şekilde anlatılır.

Dış ticaretteki performansın sadece ihracat tarafı verilir. İthalatın ne olacağı konusuna girilmez bile. Ortada sadece fikre dayalı tahmin metotlarıyla, yapısal reform kapsamındaki ithal ikamesi düşüncesinin bile olmadığı bir yaklaşım ile bu verilerin detayına girmeye gerek görülmez.

O yüzde 5 büyümenin sağlanmaya çalışıldığı sürecin ne kadar ithalata bağlı olduğu akıllardan bile geçmez. Enflasyonun tek haneye inmesinin ön koşulunu oluşturan nedenlerin başında ithalata bağımlılıktan kurtulmak olduğu akıllara gelmez.

Aslında gelir de programa koymanın gereği yok diye düşünülür.

Düşünülmeyen, bilerek programa koyulmayan başka faktör ve göstergeler de vardır.

Bunlardan ikisi üretkenlik ve istihdam yaratma kapasitesidir.

İşsizlik konusunda her nedense fazla iyimser bir fotoğraf verilmez. İşsizlik oranı iki haneli oranın yakınlarında dalgalanır durur. Halbuki ulusal yüzde 5'lerde artacağı öngörüsüyle işsizlikte kıpırdanma olmaması en büyük çelişkilerden birisidir. Özü itibarıyla her reel büyüme istihdam artışı ve işsizlikte azalma demektir.

Hele de bu büyümenin doğal kaynaklarından biri olan işgücü verimliliğini de fotoğrafa sığdırdığımızda bize verilen programın ne kadar sığ olduğunu görürüz. Gelişmiş ülkelerde öncelikle sentezlenen verilerin başında gelen girdi (işgücü, sermaye) verimliliğinin bu derece gözden uzak tutulması nedeni ne olursa olsun büyük eksikliktir.

Ulusal gelirin çalışan sayısına bölünmesiyle elde edilen bu verimlilik göstergesi refah seviyesi yüksek ülkeler ile onları takip etmeye çalışan diğer ülke gruplarının neden farklı refah seviyelerine sahip olduğunu gösteren önemli bir istatistiktir.