Askeri harcamalar ve ekonomik büyüme

Askeri harcamalar ile ulusal gelirin büyüme hızı arasında oldukça sıkı bir nedensellik vardır. Yönü kalkınma seviyesi ve bölgesel özelliklere göre değişse de askeri harcamaların boyutunun ekonomik büyüme yanında işgücü, sermaye ve üretim piyasalarına oldukça fazla etki ettiğini görmek mümkündür.

Küresel üretim gücünün yarattığı yıllık yaklaşık 100 trilyon ABD doları değerin yüzde 2-3'ü askeri harcamalara gitmektedir. Bu oran örneğin ABD için yüzde 3.5 olarak gerçekleşirken Rusya, Suudi Arabistan ve Katar için sırayla yüzde 4, 7 ve 7 olarak hesaplanmıştır. Sadece ABD'nin askeri harcamasının boyutu, örnek vermek gerekirse, ülkemizde herkesin bir yılda ürettiği değer olan 750-800 milyar dolara denk gelmektedir. Bu ise global askeri harcamaların neredeyse yüzde 40'ına eşittir.

Askeri harcamaları bölgesel bazda incelemek sanırım son dönemde gelişen sorunların sentezlenmesine katkı yapacaktır. Bölgemizdeki gelişmelerin ışığında askeri harcamaları incelediğimizde sorunların nasıl da yığın haline geldiğini açıkça görmek mümkündür.

Grafik bunun fotoğrafını açıkça ortaya koymaktadır. Küresel askeri harcamaların küresel GSYH (gayri safi yurtiçi hasıla) içindeki payının yüzde 2-3 arasında olmasına karşılık Ortadoğu ülkelerindeki payların yüzde 6-8 arasında olması, bölge dengelerinin nasıl da yerle yeksan olacağının da açık bir ifadesidir.

(Kaynak: Veriler Stockholm International Peace Research Institue'den derlenmiştir.)br data-mce-bogus"1"

Bu veriler araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamalarının askeri harcamalara eşitlendiği bir ortamı ortaya çıkarıyor...

Diğer bir ifade ile toplumsal kalkınma için gerekli olan kaynakların askeri harcamalar için kullanılıyor olması gelişme önünde bir fırsat maliyeti doğurmaktadır. Tam da bu nedenle ekonomistler askeri harcamaların ekonomik büyüme üzerinde etkisini sürekli bir şekilde araştırmaktadır.

Örneğin, askeri harcamalarda yüzde 1'lik bir artışın ekonomik büyümeye katkısının aynı oranda olduğunu belirten araştırmalara karşın, onun özellikle işgücü piyasasında yarattığı tahribatı vurgulayan çalışmalar ise