Cehennemin, kendisinden kaçtığı mübarek zatlar...

"Cennet isteği, Cehennem korkusu kalbe gelmemeli, Hak'tan başkasına kalbde yer vermemelidir."

Mevlânâ Sadreddîn hazretleri Hindistan'ın büyük velîlerindendir. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin talebesi olan babası Behâeddîn Zekeriyyâ'dan ilim ve feyiz aldı. Ferîdüddîn Şeker Genç ve Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî gibi büyüklerin zamânına yetişmekle şereflendi. Yüksek mertebelere, üstün derecelere yükseldi. Babasından sonra yetiştirme ve terbiye makâmı kendisine verildi. Birçok âlim ve velî onun ilim ve feyizinden istifâde etti. Mîlâdî on dördüncü asrın başında, Mültan'da vefât etti.

Talebelerinden Hâce Ziyâüddîn, onun güzel sözleriniKünûz-ül-Fevâidadlı eserinde topladı. Orada Şeyh Sadreddîn'in talebelerinden birine şöyle vasiyet ettiği yazılıdır:

Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdiği hadîs-i kudsîde buyuruldu ki:"Lâ ilâhe illallah kal'amdır. Bunu okuyan, kal'ama girmiş olur. Kal'ama giren de, azâbımdan kurtulur."Kal'aya girmek üç türlüdür. Zâhir, bâtın ve hakîkat ile girmek. Zâhir kal'asına giren, havf ve recâ ile Allahü teâlânın gadabından korkup, rahmetini umarak Allah'tan başkasını yok etmelidir. Zîrâ bütün âlem, düşman veya dost olsa, Allahü teâlânın hükmü, irâdesi olmadan hiçbir kimse, hiçbir fayda ve zarar, iyilik ve kötülük yapamaz. Nitekim, Allahü teâlâ, En'âm sûresi on yedinci âyet-i kerîmesinde meâlen;"Eğer Allah sana bir belâ, dert dokundurursa, onu O'ndan başka açacak(giderecek)kimse yoktur. Sana bir hayır dokundurursa(verirse),onu devâm ettirmeye ve her şeye O kâdirdir"