Yasaklardan sakınan ve emirlere uyana ne mutlu

Allahü teâlâ, kullarına nasîhat için kitaplar indirip, Peygamberler (aleyhimüsselâm) gönderdi.

Abdullah Beytûşî hazretleri büyük velîlerdendir. 1722 (H.1135) târihinde Irak'ta Beytûş'ta doğdu. Küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Sonra Mâverâ'da Mevlânâ Sıbgatullah Hayderî'den tahsîlini tamamladı. Daha sonra Basra'ya gitti ve orada Rahmâniyye Medresesinde ders okuttu.1795 (H.1210) târihinde Basra'da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen;"Rabbin hakkı için, biz onların hepsine muhakkak sûrette, yapmakta oldukları şeylerden soracağız(ve cezâlarını vereceğiz)"(Hicr sûresi: 92-93) buyuruyor. Kudreti, kelâmı yüce, rahmeti umûmî, nîmeti bol olan Allahü teâlâya hamd eder, sonra derim ki; şüphesiz Allahü teâlâ, Habîbine meâlen şöyle buyurdu:"Eğer yeryüzündeki insanların ekserisine(ki onlar câhil ve kâfirlerdir)uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar, ancak zan ardından yürürler(babalarının gittiği yolu hak zannederler)ve sâdece yalan uydururlar."(En'âm sûresi: 116). Allahü teâlâ, kullarına nasîhat için kitaplar indirip, Peygamberler (aleyhimüsselâm) gönderdi. Saâdet sâhibi, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınan kimsedir. Allahü teâlâ, Hucurât sûresinin altıncı âyet-i kerîmesinde meâlen;"Ey îmân edenler! Eğer size bir fâsık, bir haber getirirse, onu araştırın(doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkîk edin).Değilse, bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişmân olursunuz"buyuruyor. Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından kaçmak en başta gelen vazifemizdir. Bir meclis kurulup, âlimlerin orada toplanmasını taleb etmem, hem sultâna, hem de Müslümanlara nasîhattebulunmak içindi. Çünkü Resûlullah efendimize; "Din nedir" diye sorulunca, Resûl-i ekrem;