"Talebelerimizle her zaman ona duâcıyız"
Timûr Hân, Buhârâ'ya gitmeyi arzu ediyordu. Bu sebeple Emîr Külâl hazretlerine haber gönderdi...
Seyyid Emîr Külâl (Gilal) hazretleri "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin on dördüncüsüdür. Hazret-i Hüseyin'in soyundan olup, seyyiddir. Evliyânın meşhûrlarından olan Muhammed Bâbâ Semmâsî'nin talebesi ve Behâeddîn-i Buhârî Nakşibend hazretlerinin hocasıdır. Buhârâ'nın Sûhârî kasabasında doğdu. 1370 (H. 772) senesinde Sûhârî'de vefât etti.Emîr Külâl, on beş yaşlarında iken güreşmeye heves etmişti. Bir gün güreşirken Muhammed Bâbâ Semmâsî oradan geçmekte idi. Emîr Külâl'in gözleri Muhammed Bâbâ Semmâsî'ye takıldı. Onu görür görmez, birdenbire kalbi ona tutulup Muhammed Bâbâ Semmâsî'nin ellerine kapandı ve ona sâdık bir talebe oldu...Timûr Hân Semerkand'a yerleşince, Buhârâ'ya gitmeyi arzu etti. Bu sebeple Emîr Külâl hazretlerine haber gönderip, "Bizim, Buhârâ'ya gelmemize müsâade ederler mi Şâyet izin verilmezse, kendilerinin Semerkand'ı teşrîf etmelerini arzu ediyoruz, nasıl buyururlarsa öyle yapalım" dedi. Timûr Hân'ın bu arzusu üzerine, Emîr Külâl hazretleri ne gelmesini, ne gitmeyi kabûl edemeyeceğini ve kendilerine duâ etmekte olduğunu söyledi. Bunları bildirmek ve Timûr Hân'la görüşmek üzere, oğlu Emîr Ömer'i vazifelendirdi. Oğlunu gönderirken şöyle dedi:"Ey oğlum! Emîr Timûr'a söyle! Eğer Allahü teâlânın râzı olduğu yolda yürümek istiyorsa, takvâdan ve adâletten aslâ ayrılmasın. Bunları kendisine şiâr edinsin ki, kıyâmet günü kurtulabilsin! Yine talebelerimizle her zaman ona duâ ettiğimizi söyle. Eğer dünyâya meylederse, bu durumların faydasına kavuşamaz."