Rüyada haber verilen fetih müjdesi!..
Çehrin Kalesi muhâsara edilmişti... Aradanüç ay geçmesine rağmen bir netîce alınamıyordu...
Mustafa Sâkıb Efendi Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. İzmir'de doğdu. İlk tahsilini burada yaptı. Daha sonra tahsîline devâm etmek için İstanbul'a gitti. Fâtih Câmii Medreselerinde meşhûr âlimlerden ders aldı. Sonra Köprülüzâde Mustafa Efendinin derslerine devâm etti. Galata Dergâhında Şeyh Gavsî Dede'nin hizmetinde bulundu. Mevlevî tarîkatının âdâbını öğrendikten sonra, Kütahya Mevlevîhânesi şeyhliğine tâyin edildi. Uzun süre burada hizmet ettikten sonra 1735 (H. 1148) senesinde vefât etti .Köprülüzâde Mustafa Efendinin derslerine devâm ederken arada hocası ile birlikte küffâr üzerine yapılan bir sefere katıldı. Çehrin Kalesi muhâsara edildi. Muhâsaranın başlamasından üç ay geçmesine rağmen bir netîce alınamadı. Zaman zaman asker arasında, Sultan Süleymân'ın Kânunnâmesinde; "Yeniçerilerin üç aydan fazla muhâsara üzerinde kalmayacağının" yazılı olduğu konuşulmaya başlandı. Bu sırada bir ikindi vakti sefer kumandanının çadırına bir derviş geldi. Komutan ona çok hürmet etti. Sohbetin sonunda derviş;"Bu gece mânâ âleminde Mevlânâ Celâleddîn Rûmî hazretlerinin bütün halîfeleri talebeleri ile gelip kalenin hizâsında murâkabe hâli üzere oturduklarını gördüm. İnşâallahü teâlâ yarın ikindi vakti kalenin alınma ihtimâli vardır" dedi ve askerin kaleye gireceği yeri gösterip, oradan ayrıldı. Komutan bu haber üzerine rahatladı.Bu hâdiseyi gören Sâkıb Dede'de bambaşka hâller oldu. Sevdiği ve güvendiği Fevzi Efendiye durumunu arz edip, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin ahvâlini anlatmasını istedi. O da bildiği kadar anlattı. O güne kadar tasavvuf ehlinin sohbetlerine katılmamış olan Sâkıb Dede'de tasavvufa karşı bir sevgi ve meyl hâsıl oldu. Gece rüyâsında şunları gördü: