"Paltonu bırak, inşallah yarına hazırlarım..."
Bir gün Erzincan'a fakir birisi geldi. Üzerindeki palto çok eski olduğu gibi, ele alınamayacak kadar kirli idi.
Hayyât Vehbî Efendi Anadolu'da yetişen büyük velîlerdendir. "Terzi Baba" ismiyle meşhur oldu. 1780 (H.1195) senesinde Erzincan'da doğdu. Terzi idi, hem dikiş diker hem de dili ve kalbi ile Allahü teâlâyı anardı...Bir gün Erzincan'a fakir birisi geldi. Üzerindeki palto çok eski olduğu gibi, ele alınamayacak kadar kirli idi. Bütün terziler onun elbisesine el sürmekten bile çekindiler. Terziler o fakir zâta alay yollu; "Şurada Terzi Baba var. Ona götür, o diker" dediler. Zavallı fakir zât, Terzi Baba'yı buldu. İstediğini anlattı. Terzi Baba'dan, retyerine hüsn-i kabûl gördü; "Paltonu bırak, inşâallah yarına hazırlarım" dedi. Terzi Baba paltoyu alıp, güzelce yıkadı, kuruttu ve dikti. Ertesi gün o fakire elbisesini teslim etti. Bütün bu yaptıklarının karşılığında ücret almadı. O fakir zât paltosunu temizlenmiş, dikilmiş görünce çok memnun oldu. Terzi Baba'ya nazar edip, Allahü teâlânın sevdiklerinin sohbetine kavuşması için kalben duâ etti...O günlerde Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, halîfelerinden Abdullah Mekkî Efendiyi Anadolu'ya göndermişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzurum'a uğramış, sonra Erzincan taraflarına yönelmişti. Erzincan'a yaklaşınca, yanındaki arkadaşlarına; "Hocamızın bize târif eylediği memleket, Allah bilir ya burasıdır. Burada bir zâtın bizde emâneti vardır" demişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzincan'ı şereflendirince, insanlar akın akın ziyâretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba da vardı. Abdullah Mekkî Efendi, ilk defâ gördüğü Terzi Baba girince ayağa kalktı. Dâvet edip yanında yer verdi. Hiç kimseye yapmadığı iltifâtı Terzi Baba'ya yaptı. "Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden bizde bir emânet var. O emânete seni müstahak gördüm. Bu emânet sana çok menfaatler sağlar. Kabûl edersen sana teslim edeyim" dedi. Terzi Baba da; "Siz bilirsiniz efendim, maddî menfaatse; dünyâ için Allah demem" cevâbını verdi.