"Bütün hâl ve hareketinde Allahü teâlâyı hatırla ki, kurtulanlardan olasın..."
Tâhir bin Abdullâh Taberî hazretleri Şâfiî fıkıh âlimidir. 348 (m. 959)'da İran'da Taberistan'a bağlı Âmül'de doğdu. Memleketinde ve Bağdat'ta Dârekutnî ve diğer büyük âlimlerden ilim tahsil etti. Bağdat'ta Bâbüttâk kadılığına getirildi. 450 (m. 1058)'de vefat etti "Ravzatü'l-müntehâ fî mevlidi'l-İmâmi'ş-Şâfi'î" isimli eserinde İmâm-ı Şâfi'î hazretlerini anlatır. Bu kitabında şöyle nakleder:İmâm-ı Şafiî hazretlerinin siması, gayet güzel ve sevimli idi. Üstün bir zekâya ve kabiliyete sâhib idi. Peygamber Efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" sünnetine son derece riâyet ederdi. İlmi, tevâzusu, heybet ve vekarı ile kalblere tesîr ederdi. Kur'ân-ı kerîm okurken dinleyenler kendinden geçerdi. Orta hâlli giyinirdi. Heybetli bir görünüşü vardı. O bakarken, yanındakiler su dahi içemezlerdi. Yüzüğünde, "el-bereketüfil-kanâ'ati" (Bereket, kanâat etmektedir) yazılı idi.Abdullah bin Muhammed Bekrî şöyle anlatmıştır: "İmâm-ı Şafiî ile Bağdâd'da nehir kenarında oturuyor idik. Bir genç gelip abdest almaya başladı. Fakat abdesti yanlış aldı. İmâm-ı Şafiî o gence'Abdesti tam al. Allahü teâlâ sana dünyâ ve âhıret saadeti versin'buyurdu. Genç tekrar abdest alıp, yanımıza geldi ve bana nasîhat et, öğret deyince, İmâm-ı Şafiî şöyle buyurdu: 'Allahü teâlâyı bilen necât (kurtuluş) bulur. Dîninde titizlik gösteren, kötülüklerden kurtulur. Nefsini ıslah eden, saadete kavuşur... Biraz daha ister misin'dedi. Genç evet deyince, şöyle devam etti:
4