Namazı kaçıran,diğer din işlerini daha çok kaçırır!..

Namazdan başka bir şeyde rahatlık arayan bir kimse, makbûl değildir.

Şeyh Ebû Tâlib er-Râzî hazretleri İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin yetiştirdiği fıkıh âlimlerindendir. Afganistan'da Hirat'ta doğdu. Fıkıh ilmini İmâm-ı Gazâlî hazretlerinden öğrendi. Onun "İhyâ" isimli meşhûr eserini ezberledi, ilim öğrenmek için Bağdad ve başka yerlere gidip, oralarda bulunan âlimler ile görüştü.Fâris'te (İran'da) 522 (m. 1128) senesinde vefât etti.

Bu mübarek zat derslerinde buyurdu ki:

"Namaz kılarken, Allahü teâlâyı görmek mümkün değil ise de, görür gibi bir hâl hâsıl olmaktadır." Bu hâlin hâsıl olduğunu tasavvuf büyükleri söz birliği ile bildirmişlerdir. İslâmiyetin başlangıcında namaz Kudüs'e karşı kılınırdı. Beyt-ül-mukaddese karşı kılmayı bırakıp, İbrâhim aleyhisselâmın kıblesine dönmek emrolunduğu zaman, Medine'deki Yahudiler kızdılar. "Beyt-ül-mukaddese karşı kılmış olduğunuz namazlar ne olacak" dediler. Bekâra sûresinin 143. âyet-i kerîmesi gelerek;"Allahü teâlâ îmânlarınızı zayi eylemez!"meâlinde buyuruldu.Namazların karşılıksız kalmayacakları bildirildi.

Namaz, îmân kelimesi ile bildirildi. Bundan anlaşılıyor ki, namazı sünnete uygun olarak kılmamak, îmânı zayi etmek olur. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem ) "Gözümün nûru ve lezzeti namazdadır"buyurdu. Bu hadîs-i şerîf; "Allahü teâlâ namazda zuhur ediyor, müşâhede olunuyor. Böylece gözüme rahatlık geliyor" demektir.

Bir hadîs-i şerîfte;"Ya Bilâl! (radıyallahü anh)Beni rahatlandır!"buyuruldu ki; "Ey Bilâl! Ezan okuyarak ve namazın ikâmetini söyleyerek, beni rahata kavuştur" demektir. Namazdan başka bir şeyde rahatlık arayan bir kimse, makbûl değildir. Namazı zayi eden, elden kaçıran, başka din işlerini daha çok kaçırır.