Kur'ân-ı kerimi okuyanlaryorulsalar dausanmazlar!

Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" mucizelerinin en büyüğü Kur'ân-ı kerimdir.

Kemâlüddîn İbn-i Zemlikânî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. 1269 (H.667) senesinde Şam'da doğdu. Şam'da birçok âlimden ilim öğrenip rivâyetlerde bulundu. Fıkıh, hadîs, usûl, tasavvuf, münâzara, edebiyât, nazım, nesir ve diğer birçok ilimde, zamânında bulunan âlimlerin büyüklerinden, önde gelenlerinden oldu. Mısır'a giderken Bilbîs şehri ile Kâhire arasında hastalandı. 1327 (H.727) senesinde vefât etti. Birçok eseri vardır. Bunlardan "El-Burhân fî İ'câz-il-Kur'ân" isimli kitabında şöyle anlatır:

Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" mucizelerinin en büyüğü Kur'ân-ı kerimdir. Bugüne kadar gelen bütün şairler, edebiyatçılar, Kur'ân-ı kerimin nazmında ve manasında aciz ve hayran kalmışlardır. Bir âyetin benzerini söyleyememişlerdir. İ'cazı ve belagati insan sözüne benzemiyor. Yani, bir kelimesi çıkarılsa veya bir kelime eklense, lafzındaki ve manasındaki güzellik bozuluyor. Bir kelimesinin yerine koymak için, başka kelime arayanlar bulamamışlardır. Nazmı Arap şairlerinin şiirlerine benzemiyor...

Kur'ân-ı kerim, geçmişte olmuş ve gelecekte olacak nice gizli şeyleri haber vermektedir. İşitenler ve okuyanlar, tadına doyamıyorlar. Yorulsalar da, usanmıyorlar. Okuması veya dinlemesi, sıkıntıları giderdiği sayısız tecrübelerle anlaşılmıştır. İşitenlerden kalblerine dehşet ve korku çökenler, bu sebepten ölenler bile görülmüştür. Nice azılı İslam düşmanları, Kur'ân-ı kerimi dinlemekle, kalbleri yumuşamış, imana gelmişlerdir. İslam düşmanlarından ve Muattala, Melahide ve Karamita denilen Müslüman ismini taşıyan zındıklardan Kur'ân-ı kerimi değiştirmeye, bozmaya ve benzerini söylemeye çalışanlar olmuş ise de hiçbiri, arzularına kavuşamamıştır.