İmân iki parçadır;yarısı sabır, yarısı şükürdür...

"Bir kimsenin başına musîbet gelirse, şükretmesi gerekir. Sabır ile şükür, insanın kemâlinin alâmetidir..."

Safiyyüddîn Erdebilî hazretleri meşhur velîlerdendir. 1252 (H.650) senesinde Azerbaycan'da Erdebil'de doğdu. Geylân taraflarına giderek Şeyh Zâhid Geylânî'ye talebe oldu. Tasavvufta yüksek derecelere kavuştuktan sonra, hocası ona icazet verdi. Zâhid İbrâhim Geylânî vefât edince, halîfesi olan Safiyyüddîn Erdebilî, memleketi olan Erdebil'e yerleşti. Pekçok talebe yetiştirdi. Âzerbaycan, Kafkasya ve Anadolu'da meşhûr oldu. (H.735) senesinde Erdebil'de vefât etti.

Bu mübarek zat buyurdu ki:
"Haramı terk etmek vâcibdir. Şüphelileri terk etmek sünnettir. Buna takvâ denir. Zühd, helâlin azıyla kanâat etmektir. Verâ, mübahları ihtiyaç mikdârı kullanmaktır. Bu zâhire âit zühddür. Bir de mânevî zühd vardır. O ise dünyâ sevgisini terk etmek, gönlü dünyâ sevgisinden temizlemek ve âhiret ile meşgûl olmaktır."

"Her şeyi yiyen, her şeyi konuşur. Her şeyi konuşan her şeyi yapar. Her şeyi yapan Cehennem'e gider."

"Bir kimsenin başına musîbet gelirse, şükretmesi gerekir. Sabır ile şükür, insanın kemâlinin alâmetidir. İmân iki parçadır. Yarısı sabır, yarısı şükürdür."

Talebelerinden İzzeddîn isminde birisinin küçüklüğünde gözü sakatlanmıştı. Hiçbir tedâvî ve ilaç fayda vermedi. Âmâ oldu ve gözlerinin göreceğinden ümidini kesti. Akrabâları bu duruma üzülüyorlardı. Nihâyet cumâ gecesi bir rüyâ gördü. Rüyâsında, her taraf aydınlıktı. Kalabalık bir topluluk vardı. Bu sırada gâyet heybetli bir zât gördü. Onun kim olduğunu sordu. Birisi; "Resûlullah efendimizdir" dedi. Gidip mübârek ayaklarına kapandı ve öptü. Sonra; "Bana yardım eyleyin yâ Resûlallah! Bana duâ buyurun, gözlerim görsün" diye yalvardı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Üzülme. Gözünün iyileşmesi için Safiyyüddîn Erdebilî'nin yanına git. O sana duâ etsin. Onun duâsı ile şifâ bulursun" buyurdu...