"Her iş, Allahü teâlânındilemesi ile olur..."

"Dünyâya âit olsun, âhırete âit olsun, bütün işlerinde Allahü teâlâdan başka hiçbir şeye iltifât etme!"

Abdülkâdir Deştûtî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 931 (m. 1524) senesinde Mısır'da vefât etti...İmâm-ı Şa'rânî'nin (radıyallahü anh) naklettiğine göre, Emîr Yûsuf bin Ebî Esba' şöyle anlatır:Sultan Kaytbay, Fırat Nehri'ne doğru bir sefer yapmak istemişti. Gelip, Abdülkâdir Deştûtî'den izin istedi. O da bu seferin münâsib olduğunu bildirip, sultâna izin verdi. Biz de sultan ile beraber yola çıktık. Yol çok uzak idi. Bir miktar gider, sonra mola verip dinlenirdik. Bu şekilde Haleb'e vardık. Haleb'e ulaştığımızda, Abdülkâdir Deştûtî'nin orada bir zaviyede talebelere ders okuttuğunu öğrendik. Biz çok hayret edip, ne kadar çabuk geldi ki, diye hayretimizi bildirince, orada bulunanlar; "Siz neler söylüyorsunuz O zât beş aydan beri burada bulunuyor ve talebelere ders okutuyor" dediler. Biz anladık ki, bu hâl, o büyük zâtın bir kerâmeti idi."

Abdülkâdir Deştûtî bir gün Sultan Kaytbay ile birlikte otururken, Deştûtî'nin elbisesine sinekler konmuştu. Latife yoluyla sultâna dedi ki: "Şu sineklere söyle de, benim üzerimden gitsinler." Kaytbay dedi ki: "Efendim! Sinekler benim sözümden ne anlarlar. Ben onlara nasıl anlatabilirim" dedi. Bunun üzerine Abdülkâdir Deştûtî hazretleri buyurdu ki: "Sen nasıl sultansın ki, sineklere dahî sözün geçmiyor" Yanî, bunu söylerken nükte yolu ile; "Dünyâ sultanlığına güvenme. Bu her ne kadar yüksek görünüyor ise de, sineklerin bile kendisine itaat etmediği bu sultanlığa sultanlık denir mi Buna aldanıp gurûrlanmamak lâzımdır" demek istedi. Bundan sonra; "Ey sinekler, üzerimden ayrılınız" dedi. Bu söz üzerine sinekler üzerinden ayrılıp gittiler. Bu hâdiseden çok ibret alan Sultan Kaytbay, hakiki sultanların bu büyükler olduğunu, onlara tâbi olmakla şereflenen bir çöpçünün, o büyükleri tanımak nasipolmayan sultanlardan kat kat daha kıymetli olduğunu daha iyi anladı.