"Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!"

"Allahü teâlâ, malınızın temizlenip güzelleşmesi için zekâtı farz kıldı."

Muhammed Zûzenî hazretleri hadîs, tefsîr ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. Buhârâ'da doğdu. Oradaki meşhur âlimlerden ilim tahsil ettikten sonra Horasan ve Maveraünnehr'e kadı (hâkim) olarak tayin edildi. 370 (m. 980) senesinde Buhârâ'da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Kur'ân-ı kerimde, çok yerde namazla zekât beraber bildiriliyor. (Namazı kılın, zekâtı verin) buyuruluyor. Zekât vermeyene, Allah lanet eder. Kıtlıklara maruz kalır, temiz malını kirletmiş olur, o mal telef olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(En faziletli ibadet namaz, sonra zekâttır.) (Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!) (Allahü teâlâ, malınızın temizlenip güzelleşmesi için zekâtı farz kıldı.) (Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz.) (Zekât vermemek haram olduğu için, böyle günahkârın kıldığı namaz, sahih olup borcu ödenirse de, namazdan hâsıl olacak sevaba kavuşamaz.) (Zekât vermeyen, temiz malını kirletmiş olur.) (Zekât vermeyen kimse, kıyamette ateştedir.) (Zenginlerin zekâtı fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir.) (Eli ayağı tutup da çalışabilenlerin zekât istemesi haramdır. İstemediği hâlde kendisine zekât verilirse, alması günah olmaz. Zekât, nisaba malik olmayıp çalışamayacak kadar hasta, sakat olanlara ve çalışıp da güç geçinenlere verilir. Allahü teâlâ böyle fakirleri milletin içinde kırkta bir oranında yaratmıştır.) (Zekât vermeyen bir toplum, rahmetten, iyilikten mahrum kalır. Hayvanlar da olmasa, hiç rahmet görmezlerdi.) (Zekâtı verilmeyen mallar, karada, denizde telef olur.) (Zekâtını veren o malın şerrinden korunmuş olur.)