"Hakkıyla acıyan, affedenancak sensin ya Rabbi!.."

"Her kim, Allah ve âhıret gününe imân ederse, ya hayır söylesin, yâhutsussun..."

İbn-i Vehb hazretleri meşhur hadîs âlimlerindedir. 125 (m. 742)'de Mısır'da doğdu. 197 (m. 812)'de Mısır'da vefât etti. Fıkıh ilminde de çok yüksek idi. Başta Hazreti İmâm-ı Mâlik olmak üzere büyük zâtlardan ilim tahsil etti. İbn-i Vehb (rahmetullahi aleyh), Hazreti İmâm-ı Mâlik'ten rivâyetle buyurdu ki: "Peygamber "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret edip, selâm vermek isteyen kimse, (Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü) demelidir."

Bir gün huzûrunda kendisinin teklif ettiği, "Kitâb-u Ahvâl-il-Kıyâme" isimli eserinde, kıyâmet hâllerine âit mevzûlar okunuyordu. Kitâb bittiğinde, sanki benzi sararmış, yüzünün kanı çekilmişti. Bundan sonra, hiç konuşamadı ve birkaç gün sonra vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, namaz kıldığı vakit, ayakları şişecek şekilde ayakta dururdu. Hazreti Âişe:"Yâ Resûlullah! Allahü teâlâ, sizin gelmiş-geçmiş bütün günahlarınızı bağışladığı hâlde, yine bunu mu yapıyorsunuz) Bunun üzerine, Peygamber efendimiz buyurdu ki:"Ya Âişe! Şükreden bir kul olmayayım mı"

Bir zaman Yemen'den bir şahıs hicret edip, Medine-i Münevvere'ye, Peygamber efendimizin huzûr-ı şerîflerine geldi ve dedi ki: "Yâ Resûlallah! Ben Yemen'den hicret edip cihâda gitmek üzere buraya geldim." Peygamber efendimiz,"Senin Yemen'de kimsen var mıdır"buyurdular. O kimse, "Evet, Yâ Resûlallah! Anam ve babam var" dedi. Peygamberimiz,"Buraya gelip cihâda gitmek için onlardan izin aldın mı"buyurdular. O kimse, "Hayır, ya Resûlallah!" dedi. Bunun üzerine, Peygamber efendimiz buyurdular ki:"Sen tekrar Yemen'e dön. Eğer annen ve baban izin verirlerse, o zaman cihâda gel. Şayet izin vermezlerse, onların yanında kal ve onlara hizmet et."