Felsefecileri kerpiçle susturan zat!..

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler...

Muhammed Şemseddîn-i Tebrîzî hazretleri, Mevlanâ Celâleddîn-i Rûmî'nin hocasıdır. Şems-i Tebrîzî lakabıyla meşhûr oldu. Tebriz'de doğdu. 1247 (H.645) târihinde Konya'da şehîd edildi.Şeyh Fahreddîn-i Irâkî ders aldı. Sonra Tebriz'den Konya'ya geldi. Mevlanâ Celâleddîn-i Rûmî ile karşılaştıklarında, Mevlanâ bütün talebelerini bırakıp onunla baş başa sohbet etmeye başladı. Fakat Mevlanâ'nın talebeleri bu durumdan rahatsız oldular ve tekrar hocalarına kavuşmak maksadıyla Şems-i Tebrîzî'yi şehîd edip bir kuyuya attılar...

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak istediklerini belirttiler, Şems-i Tebrîzî; "Sorun!" buyurdu: "Allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım." Şems-i Tebrîzî hazretleri; "Öbür sorunu da sor!" buyurdu. O; "Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azâb edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azâb eder mi" dedi. Şems-i Tebrîzî; "Peki öbürünü de sor!" buyurdu. O; "Âhirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezâsını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın!" dedi...

Bunun üzerine Şems-i Tebrîzî, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefeci, derhâl zamânın kâdısına gidip, dâvâcı oldu. Ve; "Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu" dedi. Şems-i Tebrîzî; "Ben de sâdece cevap verdim" buyurdu. Kâdı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrîzî şöyle anlattı: