Dünyaya düşkün din adamı, hakîkattedünya adamıdır!

Âlimlerin dünyayı sevmesi ve ona düşkün olması, güzel yüzlerine siyah leke gibidir.

İbn-i Karadâğî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. İsmi Ömer bin Muhammed Emîn'dir. 1885 (H.1303) senesinde Irak'ta Süleymâniye'de doğdu. Önce babasından sonra da başka âlimlerden okudu. Amcası Şeyh Muhammed Necîb Karadâğî'nin derslerine de devâm etti. Süleymâniye'de Molla Hüseyin Peskendî ve Molla Abdullah'a devâm edip icâzet aldı. Harap hâle düşen Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin dergâhını tâmir ettirip burada uzun zaman ilim öğretip talebe yetiştirdi. 1936 (H.1355) târihinde Süleymâniye'de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:

Âlimlerin dünyayı sevmesi ve ona düşkün olması, güzel yüzlerine siyah leke gibidir. Böyle olan ilim adamlarının, insanlara faydası olur ise de, kendilerine olmaz. Dîni kuvvetlendirmek, İslâmiyeti yaymak şerefi, bunlara âitise de, bâzen kâfir ve fâsık da, bu işi yapar. Nitekim, Peygamberlerin efendisi kötü kimselerin de, dîni kuvvetlendireceğini haber vermiş ve(Allahü teâlâ bu dîni, fâcir kimselerle de, elbette kuvvetlendirir)buyurmuştur. Bunlar, çakmak taşına benzer. Çakmak taşında enerji vardır. İnsanlar bu taştaki kudretten ateş yapar, istifâde eder. Taşın ise, hiç istifâdesi olmaz. Bunların da ilimlerinden kendilerine fayda olmaz. Hattâ, bu ilimleri, kendilerine zararlıdır. Çünkü, kıyâmet günü, bilmiyorduk, günah olduğunu bilseydik yapmazdık diyemezler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Kıyâmet gününde, en şiddetli azâb görecek kimse, Allahü teâlânın kendi ilminden, kendisini faydalandırmadığı âlimdir.)