"Dışarıdaki düşmanı öldürdük;içimizdeki ondan da beter!.."
"Cehennem, bu nefistir; cehennem, bir ejderhadır ki harareti denizlerle eksilmez."
Sani Ahmed Efendi Mevlevî şeyhlerinden olup Tokat'ta doğdu. Orada tahsilini ve çilesini tamamladıktan sonra bir müddet memleketinin mevlevîhanesinde şeyhlik yapıp bundan sonra Aydın dergâhı şeyhliğine nakletti. 1290 (m. 1873)'de bir iş için İstanbul'a gelişinde vefat ederek Yenikapı Mevlevîhanesine defnedilmiştir. Sohbetlerinde Mesnevi'den naklen buyurdu ki:Dışarıdaki düşmanı öldürdük; içimizde ondan beter bir hasım var. Bunu öldürmek, aklın fikrin işi değil. İçerideki aslan öyle tavşan maskarası olmaz. Cehennem, bu nefistir; cehennem, bir ejderhadır ki harareti denizlerle eksilmez. Yedi denizi içer de yine kocakarıya benzeyen nefsin harareti ve coşkunluğu azalmaz.Taşlar, taş yürekli kâfirler; ağlayıp inleyerek mahcup bir hâlde cehenneme girerler. Hak'tan ona şu nida gelmedikçe bu kadar azaba da kanaat etmez:"Doydun mu" denir. O kurt ve sırtlan gibi "Hayır doymadım" der. İşte ateş, işte sana hararet! Bütün bir âlemi, bir lokma edip yutar da yine midesi "Daha fazla yok mu" diye bağırır.Bizim nefsimiz de cehennemin bir parçasıdır. Onun için cüziler daima küllün tabiatındadır.Efendi, kölenin eline beli verince söylemeden dileği malum olur. Bel gibi olan el de, Allah işaretlerindendir. Sonu düşünmek hassası da onun ibarelerindendir. Allah'nın işaretlerini canına nakşederek ve o işarete vefakârlık ederek can verirsen.Sana nice sır işaretleri bahşeyler; senden yükü kaldırır, seni iş güç sahibi eder. Şimdi yük altındasın; Allah seni yükler, bidirir... Şimdi onun emrini kabul etmektesin; sonra seni makbul eder.