Bütün evliyânın itikâdları, îmânları birdir. Hepsi, Ehl-i sünnet ve cemâat itikâdındadır.
Fahrülislâm Kaffâl Şâşî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 429 (m. 1037) senesinde Diyarbekir'e bağlı Meyâfarkîn'de (Silvan'da) doğdu. Burada ilk tahsilinden sonra ilim öğrenmek için Tus'a ve Bağdad'a gitti. Meşhur âlimlerden ilim tahsil edip icazet aldıktan sonra Nizamiye Medresesi'ne müderris olarak tayin edildi. 507 (m. 1113)'de orada vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:Hadîs-i şerîfte; "Ümmetimin ayrılığı rahmettir" buyuruldu. Dört mezhebin amel, iş bilgilerinde ayrılması böyledir. Şimdi dört mezheb olması, Allahü teâlânın hidâyeti ve rahmetidir. Hepsi sevapkazanmıştır. Kıyâmete kadar, bu mezheblerde olanların ibâdetlerine verilen sevapların bir misli de, bunların mezheblerinin İmâmlarına verilmektedir. Âlimlerin amel, iş bilgilerinde çeşitli ihtisas kollarına ayrılmaları da böyledir. Böylece; bir kısmı hadîs, bazısı tefsîr, birçoğu da fıkıh ve Arabî ilimlerde yetişmişlerdir. Arabî bilgilerde birçok âlim yetişmişdir. Tasavvufcuların riyâzet çekmekte ve talibleri yetiştirmekte, ayrı yol tutmaları da, yaniçeşitli yolların meydana gelmesi de, bu hadîs-i şerîfe uygun olmaktadır.Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri; "İnsanları Allahü teâlâya kavuşturan yollar, insanların sayısı kadardır" buyurdu. Bu söz de, talibleri yetiştirmek yolunu bildiriyor. Yoksa, itikâdlarında hiçbir ayrılık yoktur. Bütün evliyânın itikâdları, îmânları birdir. Hepsi, Ehl-i sünnet ve cemâat itikâdındadır. Sanat sahiplerinin çeşitli iş kollarına ayrılmaları da öyle rahmettir. Fakat, itikâdda ayrılmak, parçalanmak, böyle değildir. Çünkü, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) "Cemâat rahmettir. Ayrılık azaptır" buyurdu."Duâ ederken, Resûlullahı vesile yapmak, O'nu şefaatçi yapmak, O'ndan yardım istemek güzel olur. Selef-i sâlihînden ve sonra gelen âlimlerden hiç kimse buna karşı çıkmadı. Yalnız İbn-i Teymiyye bunu inkâr ederek, doğru yoldan ayrıldı. Kendinden önce gelenlerden, kimsenin söylemediği bir yola saptı. Ehl-i İslâm arasında sapıklığı ile nâm aldı" buyurdu.