Bu dünyâ, bizden evvel yaşayanların artığıdır!

"Dünyâ malını toplayıp da, her türlü fenalıkta bulunanlarda hayır yoktur."

Şeyh Sâlih Sıbkî hazretleri Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır. Bitlis'te doğdu. Cizre'nin Basret köyüne gidip evliyânın büyüklerinden Şeyh Hâlid Cezirî'nin sohbetinde kemâle erdi. Hilâfetle şereflenerek icâzet aldı. Hocasının vasiyeti üzerine vefâtından sonra Basret köyünde insanları irşâd ile meşgul oldu ve bölgenin halkını irşâd etti. 1852 (H.1269) Basret'te vefât etti. Türbesi ziyâret mahallidir. Buyurdu ki:

"Cenâb-ı Hak kulunu yoktan var etti. Eline cömertlik, başına da secde kâbiliyeti verdi. Aksi takdirde, ne el cömertlik, ne baş secde edebilirdi."

"Dünyâda lezzeti üç şeyde aramalıdır. Aradığını bulursan, sevinip keyfine bak! Şâyet bulamazsan, bu kapının sana kapalı olduğunu bil! Bunlar: 1- Namaz kılmak, 2- Kur'ân-ı kerîm okumak, 3- Allahü teâlâyı çok zikretmek, hatırlamaktır."

"Allahü teâlânın sana istediğin şekilde lütuf ve ihsânda bulunmasını istiyorsan, kullarına O'nun istediği gibi davranman lâzımdır."

"Dünyâdan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız ve biliniz ki, azıkların en hayırlısı, takvâdır." (Yâni Allahü teâlâdan korkarak, haramlardan sakınmaktır.)

"Dünyânın fânî, geçici ve sıkıntılarla dolu olduğunu bilen bir kimse, dünyâya sarılmakla nasıl mutlu olabilir" Ve sonra ağlayarak ilâve etti: "Dünyâ, bizden evvelkilerin artığı, geçmişlerin terk edip boşadığıdır. Buradan, ayrılık zamanı gelmeden önce ayrılın ve ölüm, başucunuzda imiş gibi hareket edin!"

"İnsanlara şaşıyorum! Onlar ki, azık tedarik etmek ve âhiret yolculuğuna hazırlanmakla emrolunmalarına rağmen, birbirlerini engelleyip oyalanmaktan başka bir şey yapmıyorlar."