Allahü teâlâ, isrâf edenleri sevmez!
İsrâfın harâm olduğu muhakkaktır. Kalbin hastalığıdır.Kötü bir huydur.
İbn-i Şübrime hazretleri Tabiînden olup, Irak-Kûfe'de yetişen hadîs ve fıkıh âlimlerinin üstünlerindendir. 72 (m. 691) senesinde doğdu. 144 (m. 761) senesinde vefât etti. Kûfe'de yaşamıştır. Ebû Cafer tarafından oraya kadı olarak tayin edilmiştir.İbn-i Şübrime; çevresi ile devamlı iyi geçinir, onlara her işlerinde yardımcı olur ve ihtiyâçlarını karşılardı. Bir gün çok yakın arkadaşlarından birinin ihtiyâcını temin etti. Arkadaşı bu yardımın karşılığı olarak çok kıymetli bir hediye getirerek kendisine vermek istedi. İbn-i Şübrime arkadaşına: "Hediyeni almış gibi oldum. Bu getirdiğin hediyeyi geri alırsan beni çok sevindirirsin. Allahü teâlâ seni mükafatlandırsın. Güvendiğin dostlarına bir işin düştüğünde, dostun işi yapmadığı ve ona elinde bulunan bütün imkânı ile sarılmadığı zaman, sanki cenâze namazı kılar gibi abdest al ve dört tekbir getir. Sonra onu ölülerden say" dedi.Bir dersinde buyurdu ki:İsrâfın harâm olduğu muhakkaktır. Kalbin hastalığıdır. Kötü bir huydur. Dînimizin, hasîsliği, cimriliği, isrâftan dahâ çok kötülemesi, isrâfın cimrilik kadar kötü olmadığını göstermez. Hasîsliğin dahâ çok kötülenmesi, insanların çoğu yaratılıştan, mal biriktirmeyi sevdiği içindir. Bunun gibi, âlimlerimiz, idrârın şaraptan dahâ pis ve dahâ çok harâm olduğunu söyledikleri hâlde, dînimiz bevli, şarap kadar kötülememiş, şarap içenlere, had denilen seksen sopa vurulması emredildiği hâlde, bevl için, had emredilmemişdir. Çünkü insanlar şarap içmeye düşkün oluyor. İdrâr içmek ise, kimsenin hâtırına gelmiyor.İsrâfın kötülüğünü göstermek için, Allahü teâlânın,(İsrâf etmeyiniz! Allahü teâlâ, isrâf edenleri sevmez)