Bireyselleşme, hızlı tüketim ve kültürsüzleşme

1930'lu yıllara kadar uçaklarda masalar kurulur, yolcular karşılıklı oturup yanındakilerle sohbet ederek yemek yermiş.Yemekler de bugünkü gibi aynı anda değil, sırasıyla gelirmiş. Şimdilerde bu işlerin nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. Hedefim havayolları şirketlerini eleştirmek değil, günümüz yeme-içme kültürünün zavallılaştığını göstermek. Çünkü uçaklardaki bu yeni model aslında tüm dünyayı ve çağdaş yeme-içme kültürünü ele geçirdi.Ortak sofra ve paylaşma gelenekleri giderek ortadan kalkıyor; bayram veya şükran günleri gibi özel günlerle sınırlı kalıyor.Uçakta yemek yerken size verilen plastik bıçağın keskin tarafının neden üçgenimsi sekilde dizayn edildiğini düşündünüz mü hiç Hayır, nedeni estetik kaygılar değil, pragmatik. Bu şekilde tasarlanan bıçaklar tavuğu dikey olarak kesiyor (tavuk diyorum çünkü günümüzde ekonomi sınıfında havayolları bize Allah'ın emri gibi sadece tavuk ve lapalaşmış makarna arasında seçim şansı veriyor). Bu önemli çünkü dirseğiniz bu hareket sırasında elinizle aynı çizgide kalıp yana doğru açılmıyor. Balık istifi ya da konserve kutusu içindeki sardalyalar misali daracık bir alanda sıkışıp kaldığımız için en azından yanımızdaki yolcuyu dirseğimizle rahatsız etmiyoruz.'AFİYET OLSUN' DİYOR, SOSYALLEŞİYORSUN Tabii ki yanımızdaki yolcuyla hiç göz göze gelmeden tamamlayabiliriz uzun yolculuğu. Önümüzdeki ve arkamızdakiyle de temas etmiyoruz. Sadece saç renklerini görüyoruz. Daracık koltuğumuzda farklı kompartımanlara bölünmüş tepsimize eğilmiş, hareketsiz oturuyor ve kısa sürede tavuk, sebze, salata ve tatlımızı tüketiyoruz. Kimse kimseyle konuşmuyor. Kimse ne düşündüğünü yüksek sesle ifade etmiyor. İtaatkâr, uysal ve bulduğuna şükreden yolcularız bizler.Haberin DevamıAma bu her zaman böyle değilmiş. Kanadalı gastronomi yazarı Margaret Visser'in 1991 senesinde yayımlanmış bir makalesinden öğrendiğime göre 1930'lu yıllara kadar ticari uçak yolculuklarında masalar kurulurmuş. Yolcular karşılıklı oturur, peçete, bardak vs. kullanarak ve en önemlisi yanlarındakilerle sohbet ederek yemek yermiş. Yemekler de bugünkü gibi aynı anda değil, sırasıyla gelirmiş.Ortak yemek masaları uçaklardan kalktıktan sonra yeni bir modele geçilmiş. Bazı trenlerde hâlâ olan döner iskemlelere mesela... Yemek geldiğinde koltukları döndürüp arkadaki ya da öndeki yolcuların ensesini değil, yüzünü görüyorsun. Uzun konuşmasan bile selamlaşıp "Afiyet olsun" diyebiliyorsun. Kısacası sosyalleşiyorsun.Şimdiki uçaklarda bu işlerin nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama burada hedefim havayolları şirketlerini eleştirmek değil. Niyetim, günümüz yeme-içme kültürünün nasıl da zavallılaştığını göstermek. Olay şu: Uçaklarda artık geçerli olan model oraya özgü kalmadı. Giderek tüm dünyayı ve çağdaş yeme-içme kültürünü ele geçirmeye başladı. Üç ana eksen üzerine oturuyor bu kültür: Bireyselleşme, hızlı tüketim ve kültürsüzleşme. Ben bu üçlüye 'vasatlaşma ötesinde bayağılaşma' diyorum.Haberin Devamı"Uçakta yemekleri kesmek için kullanılan plastik bıçağın keskin tarafı neden üçgenimsi sizce Japonya'daki bazı lokantalarda insanların plakalarla ayrılmış masalarda tek başlarına yemek yemesine ne demeli peki"KALAN YEMEĞİ PLASTİK KUTUYA KOYUP... Önce bireyselleşmeden bahsedelim... Ortak sofra ve paylaşma gelenekleri giderek ortadan kalkıyor, bayram ya da şükran günleri gibi özel günlerle sınırlı