Bölgenin ağabeyi kim olacak
"Sosyal hadiseler sadece bir sebeple izah edilemezler" gibi bir sözün söylenmiş olması, bir yazar, bir yorumcu için ne kadar kıymetlidir bir bilseniz. Her yorumcu, hele yaşanan hadiseler hakkında periyodik olarak görüşlerini belirtmek gibi bir zorunluluğu varsa, mutlaka bazı keskin yorumlarında yanılır ve o zaman "öyle söyledim ama, bildiğiniz gibi sosyal hadiseler sadece bir sebeple izah edilemezler" diyerek "bilemedin işte!" diye kendisine yönelen istihza parmaklarını muhayyel bir hedefe doğru savma imkanını bulur, demir kubbenin füzesavarları uzaklaştırması gibi. Çocukçanın "acımadı ki"sinin büyükçesi.
Benim de sık sık başvurduğum bir yöntemdir. Çünkü tahmin edeceğiniz gibi sık sık yanılırım. Doğal olarak okuyucuya karşı mahcup olmayı bu şekilde savmamız için bize bir yol açmışlar büyüklerimiz. Bugün bu ifadeyi kullanmak, sonra da yorumumu, öngörümü yazmak istiyorum.
Belki de Hamas'ın Gazze'de başlattığı 7 Ekim saldırısı, canına tak etmiş, artık kaybedecek bir şeyi kalmamış, hayattan bezmiş, dünyanın vicdanından da ümidini kesmiş bir milletin son çare olarak başvurduğu askeri deyimle bir huruç hareketiydi. Yani, bu işin sonunda maddî ölçeklerde, güç dengeleri bağlamında kesin kaybedeceklerini biliyorlardı, yine de böyle bir harekete kalkışmaktan başka çareleri yoktu. Her insanın artık ölüm kalım noktasına ulaştığını, bundan öte köy olmadığını düşündüğü çepeçevre kuşatılmışlık halleri olur ve böylesi hallerde normal zamanlarda delilik, cinnet diye nitelenecek hareketlere kalkışır. Filistinliler de hepinizin bildiği gibi bu akıl almaz çıkışı yapmak zorundaydılar, sırf söylediğim bu kuşatılmışlık psikolojisinden dolayı. Başka bir şey aramaya gerek yok. Neticede Freud büyüğümüz "bazen puro içen bir adam sadece puro içiyordur" demiş yıllar önce, değil mi ama.
Buna rağmen bir öngörümü, hatta bir an-görümü dile getirmek istiyorum. Hamas liderleri yıllarını Siyonistlerin işgali altında, onların zindanlarında, televizyonlarını izleyerek, gazetelerini okuyarak geçirdiler. Kısacası Siyonistlerin kafalarının çalışma biçimini herkesten daha iyi biliyorlardı. Bölgede, dünyada bir şeylerin olduğunu, bazı dolapların döndüğünü fark ettiler. Siyonistlerin bir şeylere hazırlık yaptıklarını gözlemlediler. Araplarla normalleşme, Müslümanları dize getirme, itiraz edenleri sahne dışına itme gibi adımların, operasyonların sıklaştığını gözleriyle gördüler. Siyonistlerin bu işi kotarmalarına ramak kalmıştı ki işte o hareketi başlattılar. Normalde, Filistin-İsrail mücadele tarihini gözlemleyenler bilirler. Böyle durumlarda İsrail kendisine karşı gerçekleştirilen eyleme birkaç kat fazlasıyla cevap verir, öfkesi dindikten sonra da müzakere masasına otururdu. Ama bu sefer öyle olmadı. Adeta delirdi. Çıldırdı. Ne yapacağını bilemedi başlarda. Ağabeyleri onu teskin etmeye, yaşadığı şoku çabucak atlaması için yardımcı olmaya koştular. Neyi kaybetmek üzere olduğunu biliyorlardı çünkü. Sonra dünyanın an ahlaksız, en iğrenç, en acımasız, en gaddar yıkımını, katliamını, soykırımını başlattı İsrail. Hamas, yıllardır alttan alta hazırladıkları planlarını bozdu. Plan, İsrail'in bölgenin yeni lideri, yeni ağabeyi olmasıydı. İrili ufaklı Arap ülkeleri buna hazır olduklarını belli ettiler. İtiraz edenler de birer birer devrildiler. İş gelip Suudi Arabistan'ın normalleşmeyi kabul etmesine dayanmıştı. O da bir iki güne olacak gibiydi. Ama işte Hamas, bu oyunu bozdu. Bölgenin, dünyanın, Arapların, Müslümanların, vicdan sahibi özgür insanların uyanmasına sebep oldu. Son olarak Türkiye'nin, Türk, Kürt, Arap ittifakı gibi tarihten güç alan bir çıkış yapmasına yol açtı.