Bizim bigâne kalmak gibi bir lüksümüz yok

Bugün yerel seçimler yapılıyor. Memleket için hayırlısı neyse o olsun. Tabi, seçimler, her şey demek değildir. Normalde bir seçimi kazanmak dünyaları kazanmak anlamına gelmediği gibi, kaybetmek de dünyanın sonu anlamına gelmez. Özellikle yerel seçimler. Bir şehirde belediyenin yapacağı işler bellidir. Beş yılda birini seçersin, o da gelir zaten belli olan bu işleri yapar. Nitekim sistemini oturtmuş bazı ülkelerde, vatandaşların çoğu işine gücüne bakar, seçimlere ilgi duymaz, adayların yüzüne dönüp bakmaz bile. Seçim günü gidip gönlünde geçen adaya veya partiye oyunu verir, evine döner. Hatta Amerika'da, Avrupa'nın bazı ülkelerinde insanların çoğu sandığa bile gitmez. Sistemden emin olduğu için, seçilen kimsenin hayatı veya ülkenin kaderi üzerinde olumlu ya da olumsuz anlamda büyük bir etkisinin olmayacağını bildiği için. Ama bizim gibi, henüz saat gibi işleyen bir sisteme kavuşmamış ülkelerde, seçilecek kişiler veya partiler hayatımız, bugünümüz, geleceğimiz açısından önem arz ederler. Bizde düzen kişiye göre işler çünkü. Diğer bir ifadeyle, bizim ülkemizde hâlâ "at sahibine göre kişner". Seçeceğimiz bir belediye başkanı mesela, beş yıl içinde yaşadığımız şehirde, yaptıkları veya yapmadıkları yüzünden hayatımızı zehir edebilir, ya da her açıdan memnun edici adımlar attığı için şehri yaşanabilir hale getirebilir.

Uzun yıllardır İstanbul'da yaşadığım için her iki yönetici tipine örnek teşkil edecek belediye başkanlarını da gördüm. Bazı dönemler sokaklarımızda yığılan ve kaldırılmayan çöp dağlarının yanından burunlarımızı tutarak geçtik, kuyulardan sular çektik, içmek için, temizlik için. Musluklardan günlerce suların akmadığına tanık olduk. Her mahallede benzin istasyonları gibi su istasyonları vardı mesela bir dönem. Anadolu yakasında oturuyorsan, diyelim ki Cağaloğlu'nda bir işini hal etmek üzere gitmen gerekiyor, bunun için bir gününü harcamayı göze alman kaçınılmazdı.

Dönem oldu, bunların tümü, en azından büyük bir kısmı çözüme kavuştu. Nitekim halk da hayatını kolaylaştıran, şehirlerini yaşanabilir hale getiren yöneticileri ödüllendirdi, daha da üst makamlara taşıdı.