Bu gidişatın Fenerbahçe açısından hayırlı olacağını söylemek sanırım fazla iyimser olacaktır.
Karagümrük maça Arsenal'i çağrıştıran bir forma ile çıkınca bu denkliği kuranların karşılaşmanın özellikle 65. Dakikasından sonra neredeyse gerçeği sahadaymış gibi oynamaya başlayacağını akıllarından asla geçirmediklerini düşünüyorum.
Acaba Karagümrük mü kendini Arsenal yerine koymuştu yoksa Fenerbahçe formaya bakıp bir yerden sonra Arsenal ile oynadıklarını sanmışlardı
Her takım için 2-0'dan maçı 2-1'e getirmek geriden gelen için ekstra efor, önde olan için de bir panik havası yaratır. Bu bazen 3-0'dan sonra bile hissedilir.
Ancak bu maç özelinde Fenerbahçe için bunu öncelikli bir mazeretmiş gibi konuşmak doğru olmaz!
Birkaç hafta önceki bir yazımın başlığını okuyanlar hatırlayacaklardır "Fenerbahçe'nin pas kalitesi ve form sorunu" şeklinde atmıştım.
Fenerbahçe bu maçın ilk yarısını %86 pas isabetiyle oynarken; ikinci yarı %78'e kadar geriledi.
Üst düzeyde, şampiyonluğa oynayan bir takım için bu kadar düşüş asla normal görülemez.
Kuşkusuz burada oyuncu değişiklikleriyle takımın akışkan oyunun bozulduğu şeklinde bir yorum da üretebilir ancak tam öyle de değildi.
İlk yarı pas isabetinin yüksek olduğu ve topun Fenerbahçe'de kaldığı oyunun çok küçük bir bölümüydü.
İşte maç içinde tüm etki de o kısımda oynandı gibi.
15 ile 45. Dakikalar arasında Fenerbahçe'nin pas isabeti %87 ile en üst seviyeye çıktı; 2-0 öne geçti.
65 ile maç sonu arasındaysa %71'e kadar geriledi.
Oyun yerleşimine, boş alana yapılan koşulara ve kilit pas denemelerine baktığımızda Fenerbahçe'nin bir oyun planının ve aklının olduğunu görebiliyorsunuz.
Bu oyun planının Mourinho zamanından mı kaldığını yoksa Tedesco'nun mu yerleştirmeye çalıştığını ayırt edebilmek gerçekten çok zor.
Bu cümleyi özellikle yazdım, detayına girmiyorum; anlayan anlamıştır diye tahmin ediyorum.
Kerem bu maçta çok daha etkindi ve sağ kanatta yararlı işler yapmaya çalıştı. Bir asistle katkı sağladı. Daha fazlasını yapabilecek pozisyonları da vardı ama olmadı. Kaleye şut çekemedi mesela…
Talisca ile ilgili önceki maçlarda yaptığım eleştirileri burada tekrarlamak durumundayım.
Hep aynı şekilde oynuyor. Rakip için sürpriz hiçbir aksiyonu yok. Kaleye sırtı dönük bir şekildeyken ve arkasında 3 Karagümrüklü oyuncu varken dönerek vole vurmaya çalışıyor.
Bir santraforun sırtı dönük bir şekilde ceza sahası içinde arkasında 3 savunma oyuncusu ile topla buluşması normalde çok iyi bir şeydir; demek ki çevrede daha müsait pozisyonda Fenerbahçeli oyuncular vardır. Santrafor olmak sadece kaleyi düşünmek değil, oralarda istasyon görevi de oluşturmaktır.
Talisca topla buluştuğunda birkaç istisna dışında sadece kaleye bakıyor. Çektiği şutlar çerçeveyi bulsa veya gol olsa elbette başka şeyler konuşuyor olurduk ama maalesef yazdıklarımızın sonucu ortada işte!
Talisca 1 xG ile oynadı bu maç ve sadece bir penaltı golü var. Fazlasını yapabilir miydi Sorunun cevabı "yapması gerekiyordu" olmalıdır.