Fenerbahçe sırat köprüsünden geçti!

Yine ölüp ölüp dirildiği bir maç oynadı Fenerbahçe!

Puan da kaybedebilirdi ve dahası liderlik yarışında alacağı ağır darbe sonrasında normal şartlarda hiçbir şeyin sonu değilken Camia'nın kendi dinamiklerinin etkisiyle gereğinden fazla ortalığın yangın yerine dönüştüğü bir sürecin de fitili ateşlenmiş olurdu.

904'te gelen gol belki de sezonu kurtardı!

Şunu diyebilirsiniz; "ya arkadaş aynı şeyi Gaziantep maçında da yaşadı bu takım. Her karşılaşma sırat köprüsü olur mu"

Bir sonraki maç için de benzer bir cümle ile yazıya başlamayacağımızın garantisi yok.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Çünkü takımın gol performansı durdu!

Samsunspor karşılaşmasında İsmail Kartal'ın yaptığı oyuncu değişikliklerini eleştirmiştim. Başakşehir maçında da İrfan Can'ın çıkışı gereksizdi ama dün gördük ki temel sorun aslında bu değil!

Hafta başında değerli ekonomist Mahfi Eğilmez ortaya "skimpflasyon" diye bir kavram attı.

Ekonomideki karşılığı metanın satınalma bedeli değişmemesine karşın onun muhteviyatında yapılan değişiklikler olarak tarif edilebilir sanırım. Netice olarak aslında meta aynı özellikleri taşımıyor; ama satınalma bedeli aynı kalıyor.

Fenerbahçe dün x3,15 gol beklentisi ile ceza sahasının içinde topla 71 defa oynadı. Bu Süper Lig'de bugüne kadar görülmüş en yüksek istatistik.

5 net gol pozisyonu var. 30 şut çekti; 7 şutta isabet sağladı.

Dahası x0,28 gol beklentisi olan Başakşehir'den neredeyse 1 gol bile yiyordu.

Samsunspor maçında olduğu gibi...

Fenerbahçe'nin son 3 maçta rakip kalelere attığı toplam şut sayısı ve isabet oradı; 2062!

Attığı gol sayısı 3!

Bu üç maç öncesinde Fenerbahçe 19 karşılaşmada 56 defa rakip kalelerini havalandırmıştı.

2,95 golmaç!

İstatistiksel olarak oyun içinde Fenerbahçe daha yüksek değerlere ulaşmasına karşın 3 maçta attığı gol ortalaması 1'e geriledi!

1 gole ulaşmak için ortaya serilen emek orantısız bir seviyeye çıktı!

Buradan bir İsmail Kartal eleştirisi çıkamaz!

Çünkü saha içinde aslında taktiksel anlamda işleyen yanlış bir şey bulunmuyor. Dünyanın hangi teknik direktörünü getirirseniz getirin bu durumda kolunu bağlar maçı izlemeye devam eder.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İlk yarıda Dzeko'nun çektiği 2 şut, üzerine Tadic'in, hadi bir de buna ekstra Serdar Aziz'in uzun mesafeli şutunu da ekleyelim; önceki karşlaşmalarda bunların en az biri golle sonuçlanıyordu.

Kuşkusuz işin bir diğer boyutunu da konuşmak mümkün; önceki maçlardaki pozisyonları rahatlıkla gole çeviren oyuncularda sorun varsa da onların sorumluluğu İsmail Kartal'da değil mi

İyi çalışmıyorlar mı Hazırlanmıyorlar mı Güçsüzler mi

Alternatifleri yok mu, değerlendirilemez mi

Ben bu bakış açısının ülkemizde sabırsızlık ürünü bir yaklaşık olduğunu düşünüyorum. Evet, kesinlikle oyuncuların bir form dalgalanması oluyor ancak bunu futbolcuları keserek değil, oyunun içinde kalmalarını sağlayarak atlatmalarının daha yapıcı bir yaklaşım olduğuna inanıyorum, aynı zamanda.